Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKUR TEMSİLCİSİ İBRAHİM ALTAY

Yönteme ilişkin bir tartışma

Hürriyet okur temsilcisi Faruk Bildirici... Kendisini bir yıl önceki ilk tartışmamızda 'haddini aşmaması' konusunda uyarmıştım. Aslında iki hafta öncesine kadar da bu konuda yeterince dikkatliydi. Fakat ne olduysa eski alışkanlığı birden nüksetti.
Gazeteci Refleksi başlıklı yazısında, gazetesiyle ilgili eleştirilere yanıt verme bahanesiyle Sabah'ın haberlerini değerlendirmeye kalktı. Üstelik kimseyle konuşmadan, kimsenin görüşünü sormadan... Bu yüzden kendisine Mecelle'nin en temel kaidelerinden birini ve sınırlarını hatırlatmak zorunda kaldım.
Şimdi de lütfetmiş, geçen haftaki yazıma yanıt vermiş: "Sayın İbrahim Altay! Gazeteci Refleksi başlıklı yazıma cevap sizden geldi ama aslında muhatabım gazetenizin editörleriydi" diye başlamış gönderdiği e-postaya.
Gerçekten ilginç! Bildirici ne zaman Sabah editörlerinin muhatabı olmuş? Kimi aramış, kimi sormuş? Ayrıca, ben ne zaman zorlama, bağlantısız ve usulsüz olduğunu düşündüğüm o yargısız infaz yazısına bir cümle olsun yanıt vermişim? Yanıt vermiş de ne demişim?

***

Ben sadece Bildirici'nin tavrını, yol yordam bilmezliğini eleştirdim. Yazısının içeriğine dair tek cümlem ise şu anlama geliyordu: "Gazetenizin ceset sürükleme olayları hakkındaki tavrını cesurca ele almak istiyorsanız, ombudsman olduğunuz süre zarfında buna benzer kaç hadise yaşandığına ve bunların kaçının Hürriyet'te haber olduğuna bakın."
Yapabilir mi? Sanmıyorum. Yapmak isterse Özgür Gündem bu konuda kendisine yardımcı olabilir.
***

Bu benim için halen yönteme ilişkin bir tartışma. Bu yüzden Bildirici'nin mektubunda geçen 'Kendime vazife çıkardım; o haberden buraya atladım; bu yüzden şunları da değerlendirdim; Hürriyet'in başlığı yanlıştı ama Sabah'ın haberleri hepten yanlıştı vs..." şeklindeki izahatı alakasız buluyorum.
Fakat şu cümleyi önemsedim: "Peki siz ne yaptınız? Sabah'ın yanlışına duyarlılıkla yaklaşmak yerine böyle bir haberi savunma yoluna gittiniz."
Azizim! Bu yola nasıl gidiliyor? Mesela hangi cümlem gitmiş? Hangi sezgisel kabiliyetinizle bunu tespit ettiniz? Okuduğunuzu anlayabildiğinizden emin misiniz?
"Zaten size bu yanıtı göndermemin asıl nedeni de yanlışlığı resmi açıklamalarla ortaya çıkmış bir haberi bile savunma refleksi geliştirdiğinizin kayda geçmesini istemem."
Çok enteresan gerçekten! Kayda geçiriyormuş. Sanırım kendisini 'fişleme memuru' ya da 'sicil amiri' zannediyor.
***

Bir başka tuhaflık da sayın Bildirici'nin 'yalanlama' ile 'yanlışlığı resmi açıklama ile ortaya çıkma' mefhumlarını aynı anlamda kullanması. Gerçekten ilginç bir ombudsmanlık anlayışı... Daha birkaç hafta önce 'öldürülen PKK'lılar konusunda resmi açıklamalara (mesela Cumhurbaşkanı'nın açıklaması) şüpheyle yaklaşın' diyen Bildirici şimdi 'bir resmi açıklamanın (Başbakan'ın açıklaması) diğer bütün açıklamaları dövdüğünü' söylüyor. Bravo!
***

Şöyle devam ediyor sayın temsilci: "Bununla kalmadınız, eleştirimi serinkanlı biçimde değerlendirmek yerine benimle ilgili kişisel suçlamalarda bulundunuz. Ne kadar 'politize' olduğumdan girip, 'hangi hizbin ya da siyasi kliğin partizanı olduğum'dan çıktınız. Suçladınız, yaftaladınız, hakaret ettiniz..."
Eğer gerçekten böyle düşünüyorsa kendisine beni mahkemeye vermesini tavsiye ederim. Ortada bir hakaret varsa bunun cezasını çekmeye hazırım.
Kişisel eleştiriler yönelttiğim doğrudur. Gazetecileri 'sosyal medya etiği' konusunda bilinçlendirme pozisyonunda olması gerekirken sosyal medya hesaplarını tek yanlı paylaşımlar yaptığı bir propaganda aygıtına dönüştüren Sayın Bildirici'nin bu eleştirileri hak ettiğini düşünüyorum.
Bence ombudsman sadece tarafsız olması gereken değil aynı zamanda tarafsızlığı konusunda şüphe oluşturacak davranışlardan kaçınması gereken kişidir. Sayın Bildirici zorlanıyorsa, günlük siyasi yazılar yazabilir.
***

Geliyoruz mektubun son paragraflarına:
"Kasaba politikacılarına yakışan bu tarzınızı ve söylediklerinizi tek tek yanıtlama gereği duymuyorum. Benim nasıl bir Okur Temsilcisi olduğumu ve neler yazıp neler yazamadığımı gazete arşivleri görmek isteyene anlatır. Sadece bunca suçlamaya, yaftalamaya vesile kıldığınız yazımda bile Hürriyet'i eleştirdiğimi görmezden gelip, 'gazetemi militanca savunduğumu' yazmanızın dahi ne kadar mesnetsiz kalem oynattığınızı kanıtladığına işaret etmek istiyorum."
Cevap hakkına saygı gereği bu cümleleri olduğu gibi yayımladım. Gazeteyi militanca savunmak o yazıya değil evvelki bazı yazılara atıfta bulunuyordu. Fakat ilk cümleye özellikle dikkatinizi çekerim. Güya beni tahfif etmek için 'kasaba politikacıları' metaforunu kullanıyor Bildirici. Kendisi ombudsman... Bu neviden, bir toplum kesimini hedef alan, genelleyen, küçümseyen, aşağılayan, ötekileştiren prototipleri kullanmaması gerektiğini unutacak kadar soğukkanlılığını kaybetmiş.
***

Son cümlesini de yazayım da biraz gülelim:
"Şu kadarını söyleyeyim, yazınızda en çok üzüldüğüm nokta, benim için 'mevkidaşım' demeniz. Zira her ne kadar gazetenizde sizin için 'Okur Temsilcisi' yazsa da gerçekte aynı mevkide olmadığımızı biliyor ve görüyorum çünkü."
Bilgi kısmına Belma Akçura'nın, Güray Öz'ün ve Yavuz Baydar'ın e posta adreslerini de eklediği bir 'mail'in böyle bitmesi gerçekten ironik olmuş.
Hakkımda endişelendiği için teşekkür ederim. Fakat kendisinden daha sofistike espriler bekliyorum. Gazetesini militanca savunmadığı yazılarında bunun emarelerini görmek yarı zamanlı bir Hürriyet okuru olarak beni ziyadesiyle mutlu eder.
NOT: Sayın Bildirici Sabah'ta yayımlanan herhangi bir haberin içeriğine dair bir eleştiri getirmek, tartışma ya da sorgulama başlatmak istiyorsa diğer okurlarımızla aynı yolu izleyebilir. Adil, objektif ve demokratik olmak kaydıyla bütün mesleki tartışma ve eleştirilere açığım. Hatta şahsımla ilgili bir sorunu varsa bunu da iki 'yetişkin' insan olarak aramızda halledebileceğimizden eminim. Aksi takdirde, geçen hafta da yazdığım gibi, eleştirilerinin içeriğini ciddiye alıp köşemde tartışmayacağım. Tekrar edeyim: "Usul esasa mukaddemdir."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA