Çocuklarımız medyayı nasıl kullanıyor ve medya tarafından nasıl kullanılıyor?
Türkiye İstatistik Kurumu'nun 2013 verilerine göre 6-15 yaş arası bireyler:
Ortalama 8 yaşında bilgisayarla tanışıyor. Yüzde 60'ı bilgisayar kullanıyor.
Dörtte birinin kendi bilgisayarı var.
Ortalama 10 yaşında cep telefonu sahibi oluyor. Yüzde 30.7'si cep telefonunu internet için de kullanıyor.
Çocuklarımız ortalama 9 yaşında internet kullanmaya başlıyor.
Yüzde 53.5'i internet üzerindeki sosyal ağlara katılıyor.
Yüzde 16.6'sı basılı gazete ve yüzde 14.3'ü basılı dergi okuyor.
Çocuk ve medya ilişkisi 'ebeveyn bağımlı' olmaktan çoktan çıktı.
Medya ve haberleşme teknolojileri iç içe geçti. İletişim araçları çok fonksiyonlu hale geldi. Çocuk medyası ile yetişkin medyası pratikte birleşti. Bu 'birleşik medya'nın çocukları nasıl gördüğünü biliyoruz.
Arada sırada altın çocuk, dahi çocuk, yetenekli çocuk haberleri yapıyor olsak da suçlu çocuk, dilenci çocuk, tinerci çocuk haberleri daha çok ilgimizi çekiyor.
Söylev ve böbürlenmeleri bir kenara bırakıp istatistiklere bakalım:
Öğrenciler hakkında yapılan haberlerin yüzde 82'si gayri ahlaki ya da kanuni meseleler hakkında. (A. Altun; 2013).
Bunlar içinde suç ya da şiddete karışmış ya da maruz kalmış çocukların haberleri yüzde 24.9 oranında. (Gencel Bek; 2011).
Bu haberlerin önemlice bir kısmı kötülüğün sıradanlaşmasına ve kanıksanmasına hizmet ediyor. Etik, pedagojik, psikolojik ve sosyolojik nosyonlardan yoksun.
Sürdürülemez bir anlayış bu.
Acilen 'çocukların medyaya katılımı' sağlanmalı. Sadece gazetecileri 'çocuk hakları' konusunda eğitmek yeterli değil, çocuklar da medyayla başa çıkabilme konusunda eğitilmeli.
Umuyorum ki Milli Eğitim Bakanlığı 'Medya Okur Yazarlığı' dersini gecikmeden gündemine alır ve zorunlu hale getirir.