Gazeteciler, sansürün kaldırılışının yıldönümünde bir kez daha Dolmabahçe'de buluştu. Eskiden bu geceye Cumhurbaşkanı'ndan Başbakan'a, Meclis Başkanı'ndan bakanlar ve milletvekillerine kadar çok sayıda davetli katılırdı.
Onlar da gelmişken Türkiye'ye önemli mesajlar verirlerdi. Böylesine devasa bir kurum, kendini yenileyemeyince hem çağa hem de kurumsal kimliğine yenik düştü.
Herkesi kucaklaması gerekirken sadece bir kesime sahip çıkınca yalnız kaldı.
Şimdilerde "muhalefetin sesi" olarak adlandırılıyor. Önceki akşam düzenlenen kutlamada, bir tek CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu vardı. Yani muhalefetin davetine muhalefet icabet etmişti. Meclis Başkanı ile Başbakan'ın kibar dille gönderdikleri, "Gelemeyeceğiz!" mesajı, alkış yerine sessizlikle protesto edildi.
Güldal Mumcu'dan gelen mesajın alkışlanması bunun göstergesiydi.
Görünen köy, kılavuz istemez.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin genç ve dinamik yapılara teslim edilmesi şart. Tutuklu gazeteciler için kurulan platforma, 100'ün üstünde meslek birliğinin destek verdiği söylendi. Ancak kimse şunu sormuyor; meslek birliklerinin sayısı niye çoğaldı? Demek ki, cemiyet ihtiyaca cevap veremiyor.