Kıbrıs, gerek Türkiye gerek Yunanistan için bir yük!.. Bir an önce ekonomik olarak gücünü elde etmesi gereken bir ada.
Düne kadar ağır milliyetçilik Kıbrıs'ın güneyinde ve kuzeyinde para ediyordu!.. Şımarık yönetimler, üretimden ziyade milliyetçilik üzerinden tüketime dönük politikaları destekliyordu.
Ancak dağ tükendi.
Şımarıklık dönemi bitti.
Bir ülkede, aynı bayrak altındaki şehirler bile kendi güçleriyle ayakta durmaya çalışırken, bu şımarık kardeşlerin düşmanlık üreterek yaşamlarını sürdürmeleri 'ağabeyleri' sinirlendirdi. Yunanistan zaten kendi paçasını kurtarma derdinde; Güney'e sırtını çevirdi.
Kuzey'se, "ayıp" denilecek bir üslupla Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'a öfke kustu.
Her şerde bir hayır vardır!!!
İşte şimdi takke düştü kel göründü.
***
Ücret skalası branşlara göre, Türkiye'nin katbekat üstünde olan KKTC, ayakları üzerinde durması gerektiğinin farkına vardı.
Önce kemer sıkıldı.
IMF programı gibi sıkı bir programla tanışıldı.
Sonra Başbakan Erdoğan, yapılan hatanın farkındalığıyla karşılandı.
Bu ziyarette protestolar cılız kaldı.
Bir hafta önce
Evangelos Florakis Deniz Üssü'nde meydana gelen patlama ise adada fitili ateşledi. Ağabeyden ekonomik yardım isteyen
Güney Rum Kesimi'nin hatırlanmasını sağladı.
***
Aslında o patlama akla derin sorular getirirken, Rum Kesimi'nin de ipini çekmiş oldu. Şımarıklıktan el sıkışmayan iki toplum, şimdi, aynı coğrafyada yaşadığının farkına vardı.
Patlamanın ardından çöken Vasiliko Elektrik Santrali, ağır milliyetçiliğin önünün kapandığının altını çizdi.
Çünkü ayakta kalmak için el sıkışacaksınız, aynı masaya oturacaksınız. Aksi halde karanlığa gömülürsünüz.
O karanlıkta,
"Ben, Türk'ten yardım istemem," diyebilir misiniz?
Paranın dini imanı yok!
***
Olacakları şöyle görebiliriz:
Rum tarafı da Kuzey'de olduğu gibi masaya oturacak.
Açıkçası mevcut hükümetin bu haliyle yola devam etmesi zor. Rum tarafının ekonomik sıkıntıları katlanıyor. İşte tam da böyle bir dönemde, 2012'de Rum Kesimi önemli bir görev üstlenecek. Altı ay boyunca AB Dönem Başkanı olacak.
Türkiye kararlı. Asla geri adım atmaz bir tavır izliyor. Sonuçta borç batağındaki Yunanistan'dan dolayı AB burnundan soluyor. Hal böyleyken AB, şımarık kardeşiyle uğraşmak istemiyor.
***
Üstelik Türkiye'nin uzlaşma çabaları ve arayışları sürerken aksi tavır beklenemez!
AB, güçlü ekonomisiyle ayakta duran Türkiye'yi kaybetmek istemez. Türkiye, AB'ye kapısını kapatırsa, AB ve şımarık kardeşler zarar görür.
İşin püf noktası, Türkiye'nin Avrupa'yı köşeye sıkıştırmasıdır!
Kıbrıs'ta daha düne kadar muhalefet yapanlarla yapmayanlar şunu gördü: "Birlikte yürürsek en güçlü biziz!"
Rumlar hâlâ
ohi (hayır) inadını sürdürüyor.
Oysa Kuzey'de
'Yes be Annem'cilerle,
'Adayı sattırmayız!' diyenler şimdi birlikte.
***
Ağabey böyle dize geldi
Kıbrıs sorununa bakarken tarihten bir örnek verelim.
İşte Yunanistan!..
Daha düne kadar AB'ye rağmen Türkiye'nin yeşil pasaportlarına kapıyı kapamıştı. Vize vermiyordu.
Eğer bir ülke ekonomik krizdeyse, yönetimi de çaresiz kalıyor. Türkiye'ye vizede ketum davranan Yunanistan, ekonomik krizden çıkışı bacasız sanayi turizmde gördü.
Yunanistan'da valiler güçlü; geçen yıl hükümete baskı yapınca yeşil pasaporta vize kalktı. Abuk sabuk engeller bitti. Yunanistan Türkiye'den inanılmaz ölçüde turist çekmeye başladı.
Halklar kaynaşıyor.
Artık savaş değil, kardeşlik rüzgârları esiyor. Güney Kıbrıs'ın ikinci seçeneği yok.
Ya uzlaşma...
Ya uzlaşma...
Ağabey böyle dize geldi.