Münih'in Allianz Arena stadında Beşiktaş'ı izlemeye gidiyoruz. Yoğun trafikte otobüsümüz Beşiktaş marşlarıyla inliyor. Altyapısını Siemens'in yaptığı bu stat, hınca hınç dolu ve onlar Bayern, bizler Beşiktaş diye tezahürat yapıyoruz.
Hava eksi 4 derece ama kimin umurunda. Taraftarın takımı üzerinden aidiyetini ifade şekli, insanı yürekten etkileyen coşkuya dönüşüyor ve hakemin başlama düdüğü… Dev ekranda takımların kadroları… Gurbetçimiz, bizler, binlerce Türk, oradayız ve sahada Beşiktaş'ta yalnızca 1 Türk var; Caner Erkin.
Bayern Münih farklı mı? Maçı beraber izlediğim futboldan anlayan dostlara soruyorum; onlar da aynı.
Çoğu futbolcusu yabancı… 2 yıl önce izlediğim 2 Avrupa Kupası maçı ve ondan öncesindeki 2 karşılaşmayı da sayarsak, bu; benim izlediğim 5'incisi… Zaten aynı sırada yıllarca okuduğum Şenol'un dışında futbol insanı da tanımadım.
Cehaletime verin ama… Bu işte bana tuhaf gelen şey; takımların futbolcuları kendi ülkelerinden değil, küresel arenadan toplanıyor olmasıdır.
Editörüm Oktay Özdabakoğlu Süper Lig'e dair birkaç rakam veriyor; Toplam 487 oyuncuya sahip Süper Lig'de 262 yabancı ( oranı %54) yanı sıra ancak 224 yerli oyuncu var.
Savunmadan tarıma, otomotivden yazılıma, teknolojiden enerjiye dek her alanda yerli ve milli olmaktan söz eden bir ülke olarak futbolda yerlilik oranımızın % 46'ya gerilemesi, endüstriyel futbolun küresel boyutunda bir gerçek olsa da anlamadığım şudur:
Beşiktaş, Galatasaray, Fenerbahçe, Trabzonspor ve diğerleri… Sanki yerli ve milli futbol kulüpleri değil, organizasyon kuruluşları gibi… Sponsorlar sahaya çıkıyor, futbolcular ise tıpkı "emanet savaşları" gibi, "başka ulus mensuplarının mücadelelerinde" boy gösteriyor.
Galatasaray Lig'de 8 maça tamamen 11 yabancıyla çıkmış. Hal böyle olunca ortada Galata'dan veya Saray'dan söz etmek ne mümkün? Belki de endüstrileşmek böyle bir şey…
Girişimciler, futbol şölenleri için gezegenin dört bir yanından futbolcu topluyor, bilet satıyor, forma, hediyelik pazarlıyor, para kazanıyor. Biz de bu girişimcilere "kulüp başkanı" diyoruz. İyi de takım ruhu, ülke gururu, milli heyecan bu işin neresinde, doğrusu ben anlamış değilim.