Akdeniz Mobilya Kâğıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği'nin (AKAMİB) düzenlediği İhracat Paneli için Adana'dayız. Başkan Bülent Aymen "Çukurova gibi cennet topraklarda teknik tarımı geliştirmedikçe şimdiki halimizle yetinmek zorunda kalırız" diyor.
Üniversitede çok öğrenci yetiştirmekle sanayinin gelişmediği vurgusuyla, "bize nitelikli eleman lazım ki ihracat için daha çok ve katma değerli üretebilelim" gerçeğine işaret ediyor.
Akdeniz Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Can Yamanyılmaz'ın dikkat çektiği konu, üretimi artırmadan ihracatın zıplatılamayacağı oldu: "Kişi başı balık tüketimi artmalı ki hem ürün çeşitlensin hem de sektör büyüsün, dış satım ardından gelsin." Türk kumaşına getirdiği yenilikçi yaklaşımlarla tanıdığım Adana Sanayi Odası Başkanı Zeki Kıvanç'ın üzerinde durduğu konu, kentin üretim kapasitesi. "Yüzde 80'e dayandık, daha fazla ihracat için daha fazla üretim gerek" diyor ve ekliyor: "Bunun yolu yatırımdan geçer, katma değerli üretimden geçer. Teşviki yalnızca il bazında değil ilçe bazında ayrıştırmaktan geçer." Kendi kentlerim hatta ilçelerim yanı sıra dünyayı da dolaşan biri olarak gözlemlediğim, çok hızlı değişim sürecine girdiğimizdir ve kentlerin rekabette ülkelerden daha önemli hale geldiğidir.
Adana gibi sanayisi köklü kentlerin rekabet şansını artırmak için, her ne yapıyorsa o işi "yeni yolla yapma" gayretinde olduğunu müşahede ettim. Rekabet alanına yeni girmiş kentler ise daha ziyade "yeni işleri yapma" yolunda şans yakalayabiliyor.
Kısaca eski yolda eski ayakkabıyla yürüyenler çoktan geri kalmışlıkla yüzleşti.
Yeni yolda eski ayakkabıyla yürüyenler de zorlanıyor. Ancak yeni yolda yeni ayakkabıyla yürüyenlerin, arabasını Mars'ın yörüngesine koyabildiği de gerçek.
Bana göre Adana örneğindeki gibi, tarım ve tarıma dayalı sanayide köklü geçmişi olan kentlerimizin, dönüştürücü teknolojilere, dijitalleşmeye daha fazla önem vermesi gerekiyor.
Ancak bu sayede küresel rekabette kendi yeteneğini bir üst lige taşıyabilir.
Aksi halde bu işleri yeni yolla yapanlar gelir, kendi kentinde, kendi ürününü alır, dünyaya satarken on kat kazanır ve seni de tarlasında maraba yapar.