Biz Amerika'ya dedik ki 'siz DEAŞ terör örgütü ile mücadeleyi niçin bir terör örgütüyle yapıyorsunuz?' Gelin bunu stratejik ortağınız olan Türkiye ile beraber yapın, terörü güçlendirmeyelim.' Dediler ki 'bizim generallerimiz bize, Türkiye'nin bu işe tahsis ettiği ekip veya ordu yeterli değil.' Dedik ki, "sizin generalleriniz size yanlış söylüyor." Fakat dinlemediler, 'siz bilirsiniz' dedik. Siz yolunuza, biz yolumuza..."
Ankara Sanayi Odası'nın Külliye'deki 54'üncü yıl ödül töreninde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bu sözleri, büyük alkış aldı. Zira sanayicileri de ilgilendiren bir "küçümseme" vardı Trump'un "yetersizlik" yakıştırmasında... Nitekim liderin kararlılığı ve ordumuzun kahramanlığı yanı sıra yerli ve milli silah, donanımın yeterliliği sayesinde Afrin operasyonumuz başarıyla sürebiliyor.
Üstelik bu yeterlilik, FETÖ belasının ordumuza sızdırdığı hainler üzerinden 15 Temmuz'da, öncesinde Balyoz ve Ergenekon ile içeriden çökertme, tasfiye ve zayıflatma girişimine rağmen sağlandı.
Bu yeterlilik, Amerika'nın birinci partide 3 bin 900 ve dün itibariyle 5 bin TIR dolusu silahı, düşmanımıza, teröristlere nakletmesine rağmen sağlandı. Tankın üzerinde "ailene mesajın nedir?" sorusuna, yol uzun, "beklemesinler" diyen kahraman Mehmetçik ise cabası...
Şu anda bizim yolumuz belli: Afrin ve ötesi... Ta ki bölgeye barış ve huzur getirene ve sınır güvenliğimizi sınır ötesinde temin edene kadar... Askeri üstünlüğü silah envanterine bağlama kolaylığına düşenlerin gözden kaçırdığı, Türk ordusunun savaşırken şeytanı dahi cehennemde esir edebilme cesaretidir.
Cumhurbaşkanı'nın "2018'de gözüm yine üzerinizde" derken kastettiği, ordumuzun yeterliliğini sürdürülebilir kılmak için ekonominin şimdiki güçlü yapısını artırarak sürdürmektir. Burada özellikle savunma sanayimizin hayati rolü vardır.
Dikkatimi çeken olumlu gelişme, her geçen gün daha fazla şirketimizin savunma sanayimizi yerli ve milli kılmak için gönüllü olmasıdır. Dikkat çekmek istediğim bir olumsuz gelişme ise savunma sanayiine hizmet veren bazı şirketlerimizin yabancılara hisse satışında fazlaca aceleci davranmalarıdır.
Düşmanın yolu belli: Bölgeyi teröre boğmak ve bu sayede İsrail'i korumak, silah tüccarını zengin etmek ve 1991'de girdiği bölgeyi karıştırmayı sürdürmek... Bizim yolumuz belli: Terörü dışlayıp bölgeye barış, huzur ve uygarlık getirmek... Merak eden, hendek siyasetini hizmet siyasetine çevirip dönüştürdüğümüz Diyarbakır'a baksın.
