2000 yılında TIME dergisi, ikinci bin yılın en önemli lideri olarak Cengiz Han'ı ilan gerekçesini, "İpek Yolu üzerinden küreselleşmeyi, kılıçla sağlamıştı" diye yazmıştı.
Batı'nın "Üçüncü Bin Yıl" diye tanımladığı günümüzde küreselleşme, kılıç yerine bilgi ve teknoloji üzerinden ekonomi dayatmacasıyla geliyor.
Türkiye, bu sürecin göbeğinde, güç odağının Atlantik etrafındaki ülkelerden (AB, ABD) Pasifik havzasına doğru hızla kaydığı ortamda, artan jeopolitik önemi yanı sıra küreselleşme baronlarının dayatmalarına karşı duruşuyla dünya gündeminde yer almaya başladı.
Astana süreci, İstanbul zirvesi, Fırat Kalkanı ve kayıt dışı dahil 1 trilyon $'lık ekonomisi, mültecisi dahil 84 milyonluk nüfusuyla küreselleşmenin dayatmalarına direniyor, kurala uyucu olmak yerine kural koyucu pro-aktif siyaset izliyor.
Mesleğe birlikte başladığımız Dr. Halit Kakınç'ın son kitabında "Kızıl Turan Sultangaliyev" 21. Yüzyıl'a 'Küreselleşme' dayatmacasının ışığı altında bir bakış sunuyor.
Kakınç'a göre Sultangaliyev'in birçok önerisi hâlâ tazeliğini koruyor ve günümüze ışık tutabilir.
"Küreselleşme dayatmacılarına göre, son gelişmelerin doğal bir sonucu olarak yüksek ve düşük gelirli ülkelerin ekonomileri birbirine bağlanacak... Oyun'a eşit birer ortak olarak dâhil olacaklar.
Zengin ve yoksul ülkelerin bütünleşmesi, zenginlerde kendi toplumlarını oluşturan katmanlar arasında giderek artan bir iç eşitsizliğe... Yoksullarda ise şimdikinden de daha beter bir kötüye gidişin -varlık erozyonunun- ivme kazanmasına yol açmaktan başka bir işe yaramayacak." Tarihi oluşturan yerleşik insan davranışlarıdır.
Bu davranış devam ettikçe ve aksine gelişmeler bu yönü değiştirip akıl ve mantık egemen olamazsa, Mirseyid Sultangaliyev, içinde bulunduğumuz 21. Yüzyıl'da tahminlerden öte bir değer kazanacak, çağından bir 100 yıl sonra, belki de ezilen bir dünyanın yine son umudu haline gelebilecek.
Kitabın özünden zihnimde kalan, küreselleşme dayatmacası sürecinde Türkiye'nin işinin giderek zorlaşmakla birlikte, başarı şansının son derece yüksek olacağı ve neticeyi, bizlerin bu ülküye sadakatinin belirleyeceğidir.