Binali Yıldırım'ın dün kongrede kendi döneminde başlayan projelere bitiş tarihi vermesi, yeni başbakanın yönetim tarzı hakkında hayati ipuçları taşıyor. Bunun anlamı devlet çarkını hızlandıracağı ve her dönemde kendini var etmeyi başaran bürokrasiyi, "hız tümseği" olmaktan çıkarıp koşturacağıdır.
Buna ihtiyacımız var zaten. Ülkenin tepe yönetimi bir davaya inanmış ve liderliğini yapıyor. Yeni başbakan ile Yeni Türkiye'nin gideceği yer de belli: Üst gelir grubu ülkeler ligi... Fakat bir sorun var: Bürokrasi.
Rahmetli Özal'ın da hızını kesen oydu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın hızlandırmasına rağmen bürokrasi daima "kendini var edecek" alanlar oluşturmayı başardı. Bir bakıma, "bürokratı gereksiz kılacak hiçbir yarına" adeta izin vermediler.
Zihin yapımız Yeni Türkiye için "hızlanma" olsa da... Hatta "Yıldırım hızı" yeni başbakanın tarzı olsa da... Bürokrasi, Eski Türkiye'nin "kontrol et, izin verme, yasakla, hızını kes" mantığındaki 657'lerle dolu.
Yenilikçi her adımı yavaşlatma refleksiyle icraatçı yönetimlerin baş ağrısı bürokrasi, Binali Yıldırım döneminde bu eski alışkanlığını terk etmek zorunda kalacak gibi görünüyor. Zira projeler için "bitiş tarihi" vermek, bu süreçteki bürokrasinin de aynı tempoda hızlanması demektir.
Değer yaratmayan iş süreçlerini koruyarak varlığını sürdüren yığınca kurum hâlâ varlığını sürdürüyor. Mesela her birimizin vatandaşlık numarası vardır. Hepimizin elinde sanal dünyaya ulaşacak ya akıllı bir telefon veya bir bilgisayar da vardır.
Fakat sorun, "bugün git yarın gel örgütü, BGYGÖ"nün bitmez tükenmez direnişleri ve bugün seni gönderip yarın yine kapısında kuyrukta bekleten "yarın gel" talepleridir.
Ancak projeleri için "bitiş tarihi" veren bir başbakan ile çalışacak olan bürokratlara önerim şudur: Bugün git yarın gel demeyin zira bugün giden fakat yarın gelemeyen siz olabilirsiniz.