Cumhurbaşkanı uzun bir aradan sonra ilk defa Merkez'in faiz politikasına dair bu kadar net ve detaylı konuştu; "neyi bekliyorsun?" 29 Ocak 2014'te gece yarısı olağanüstü bir kararla, hangi merkezden olduğu hala meçhul kararla faizi 5,5 puan arttıran Merkez; sahi, neyi bekliyor?
Bağımsızlığı eğer "fetiş" boyutlarına taşırsanız; gelecek olan tepki şudur; anladık bağımsızsın da peki bağlı olduğun kimler? Ülkenin büyümesinden, istihdamından ve sosyal politikalarından bağımsız merkez bankacılığı modeli çoktan tarih oldu.
Amerikan Merkez Bankası, ülkedeki kalkınmayı dert etmekle kalmıyor, istihdam üzerinden kendine hedef koyup işsizliği %6,5'e indirene dek "parasal genişlemeyi sürdürme" kararı alıyor. Enflasyon kaygısı taşımıyor mu? Ancak hükümetinden bağımsız fakat onuna "uyumlu" adımlarıyla ABD'nin ekonomisini küresel krizin etkisinden kurtarıyor.
Avrupa Merkez Bankası bağımsız değil mi? Üstelik 28 ülkenin yönetiminden bağımsız… Ancak AB'deki durgunluğu aşmak için üzerine düşen görevlerin farkında ve genişleyici para politikası uyguluyor. Japonya da aynı... Hükümetinden bağımsız ama onunla ahenkli adımlar atıp büyümeyi destekliyor.
Peki, bizdeki Merkez? Aslında Cumhurbaşkanı'nın dünkü vurgusu, bir sonraki adıma dair fikir veriyor; "Merkez Bankası bağımsızdır, ben de bağımsızım, gerekirse çağırıp konuşacağız." Bu iş böyle yürümez… Merkez'in ya hükümet ile uyum tutumu geliştirmesi veya kuruluş kanununu değiştirmesi şart.
Merkez Bankası "Kuruluş Kanunu" 4'ncü maddesi; "TCMB'nın temel amacı fiyat istikrarını sağlamaktır. Banka temel amacıyla çelişmedikçe ülkenin kalkınması için uygulanacak politikaları da desteklemeye çalışmaktadır" der.
Önerim, Merkez'in kuruluş kanunu iyileştirilmeli ve enflasyondan başka kuş, büyümeden başka yokuş tanımayan bu hali düzeltilmeli. Aksi halde güçlü Türkiye istemeyenler, "bağımsızlık" vurgusuyla Merkez'i ülke kalkınmasına destekten uzak tutmayı sürdürecek.