Fiyat istikrarını sağlasın, piyasayı düzenlesin diye Et ve Süt Kurumu'nu kurduk, ucuzluk getireceğini umduk. Gel gör ki pazar yapıcı olsun derken etteki fahiş fiyatın sorumlusu çıktı. Tıpkı bankalara çeki düzen versin diye kurduğumuz BDDK'nın bize değil bankaya çalışması gibi...
Önceki adı Et Balık Kurumu idi. Ülkenin çeşitli yerlerindeki mağazalar yardımıyla halka et ve balık satmasını umduk. Üç tarafı denizle çevrili ama balığı henüz öğrenememişliğimiz, "balık" ibaresini dışladı, yerine "süt" kelimesini koydu.
Kendisinden beklenen, kurnaz tacirlerin kartelini kırmak, perakende satışlarla fiyatları aşağı çekmek, piyasayı düzenleyerek halka "makul" fiyatta et ve süt ürünlerinin ulaşmasına yardımcı olmaktı. Fakat bunun yerine toptan satış oyunu ile kurnaz tüccarın hizmetine girmeyi tercih ettiler.
Bu mağazalardan genelde kavurma alırım. Neticede kamunun denetiminde, sosyal duyarlılık güden bir mağaza olduğunu düşünür, misal kavurma ürününde, gerek fiyat gerek kalite itibarıyla kandırılamayacağımı bilirim.
Fakat gel gör ki son yıllarda aradığım ürünleri bulamıyorum. Genelde "bitti" diyorlar. Peki, bu millet sahurda mı kuyruğa girip ESK'nın mağazasını talan ediyor? Kaliteli, sağlıklı ve makul fiyatlı (ucuz demiyorum) ürünleri, otel ve restoranlara toptan sattıklarını öğreniyoruz.
ESK'nın satış derdi yok ki... Mağazasının günlük et ve süt ürün tedariki karşılanıyor fakat bu ürünleri, varlık sebebine hizmet etme yolunda perakende satması gerekirken "toptancı" kurnazlığıyla otel ve restoranlara satıyor.
Hal böyle olunca vatandaş ucuz, kaliteli ve makul fiyatlı et ve süt ürününe erişemiyor. "Hadi tırtıl, sat ve kurtul" kabilinden toplumsal fayda, toptancılara aktarılıyor. Amaç etteki fahiş fiyatı kırmak ise ESK'nın bu tutumu gözden geçirilmelidir.