Dolarda kırmızıçizgi aşıldı... Türkiye artık gelişen ekonomi değil... Bu ülkeye yabancılar yatırım yapmaz... Türkiye hangi dünyaya ait? Şirket borçlarımız arttı.
Bu slogan cümleleri, TÜSİAD Genel Kurulu ardından gazetelerde boy boy yer alan sayfalardan derlendi. Oluşturulan hava, gazete ilanlarıyla hükümet deviren TÜSİAD gücünün geri geldiği algısına dairdi.
Ancak aynı gün, ülkenin 10 yılının satın alındığı ihaleye 4 kat talep geldi, yatırım peşindeki küçük şirketler, KOSGEB kuyruğuna girdi, ihracatçı yeniden çift haneli artış hızına ulaştı, kur ile kafası karıştırılsa da üretici bildiğini okudu.
TÜSİAD içindekilerden de farklı düşünenler oldu. Misal İshak Alaton, "darbelerde ne kadar payınız var?" sorusuyla utancını dile getirdi. Kürsüden indirildi, oylandı, yeniden söz verildi, çıktı, konuştu; "karanlık adamlardan" söz etti...
TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi ile ihracat değerlendirme toplantısında kurdaki çılgınlığı konuştuk dün... Onun ve temsil ettiği 58 bin ihracatçının TÜSİAD gibi düşünmediğini gördüm. Dolar 2.50 olacak tehdidiyle Merkez'i faiz artışına zorlayanların bindiğimiz dalı kestiğini gördüm.
İhracatçının doların her fiyatına, kurun her düzeyine, sepetin her miktarına karşılık gelen bir ticareti var. Sorun, oynak hale getirilen kurun düzeyi değil, kestirilemezliği... Öngörülebilir ve rekabetçi kur talebi çağrısı yaptı Büyükekşi: "İhracatın GSMH içindeki payını %19'dan %25'e çekmeliyiz." Çekmeliyiz ki ihracat motoru büyümeyi üstlenebilsin.
18 Aralık operasyonları sonrası ekonomi suikastını "okyanus ötesinden" gelen dalganın yargıda, bürokrasideki oligark işbirliğine adreslemiştim. Gelişmeler bunu doğruladı. Ancak bugün Türkiye'nin itibarsızlaştırılmasına yönelik dalganın, okyanusun berisinde de var olduğunu gördüm.