Siyaseti ekonomi üzerinden vurmak... 17 Aralık operasyonu ile başlayan süreçte finansal tiranlara karşı direnen Merkez, gösterdiği sağduyu ile faizleri artırmadı. Kritik kararın açıklanmasının ardından faiz lobisi, yeni raunda başladı bile.
Öncelikle Merkez'in 100 milyon $ düzeyindeki müdahalesini 400 milyon $'a çıkarmasıyla dövize gelen talebi katladılar. Paralelinde, ek parasal müdahale faizinde %9'a genişletilen bankalararası piyasa faizi için "örtülü artış" denildi.
Bir sonraki raundun ring tasarımına bakıyoruz. Birinci köşede, FED'in parasal sıkılaştırma beklentisi var. Aylık 75 milyar $'lık varlık alımının düşürülmesinin zaten Türkiye'nin de içinde bulunduğu ülkelerden para çıkışını hızlandıracağını biliyoruz. Ancak bu beklenti daha şimdiden dövizin fiyatı içinde var. Fakat bu bir tehdit olarak elde tutuluyor.
İkinci köşede dolarizasyon tehdidi bulunuyor. Halkı, dövize hücüm etmesi yönünde panikletme gayretini, finansal tiranların yerli işbirlikçileri yapıyor. İstenen, 2001'deki gibi doları tahrik edip halkın gelecek algısını kirletmek.
Üçüncü köşede Borsa duruyor. Yabancıların çıkışını, olabildiğince hızlandırmak ve endeksin tabandaki direncini, gerekiyorsa dış aktörlerin ilk aylarda zarar yazması pahasına Borsa'da yeni dipler oluşturmak...
Dördüncü köşede, Türkiye'nin kredi notunu zedeleme gayreti duruyor. Hemen her gün yabancı basın ve bazı kurumlar üzerinden sahte raporlar üretip ekonominin "ne kadar kırılgan" olduğu algısı inşa edecekler.
Peki, Merkez bu yeni raunda hazır mı? Gördüğüm, şimdiye kadar Başçı ve ekibinin feraseti elden bırakmadığı, kararlılığını koruduğudur. Türkiye'yi negatif ayrıştırmak isteyenlere karşı halkın ve üretim kesiminin desteği de cabası...