Kadına "çalış" demek kolay... Zor olan bu fikri hayatla ilişkilendirecek adımların atılmasıdır. Nitekim her geçen gün kadını çalışma hayatına daha etkin dâhil edebileceğimiz öneriler geliyor, yapılar geliştiriliyor.
Çocuk mu kariyer mi? Aslında bunun cevabı, kentli kadın için çoktan verilmiş: "Her ikisi de..." Peki bu nasıl olacak? Hele ki çocuk üzerinde annenin "baba tarafından yerine getirilemeyecek" derecede hayati katkı söz konusu ise...
Mesela kreş... Türkiye için 12 silindirli Ferrari benzetmesiyle, kadını çalışma hayatına yeterince katamadığımız için 6 silindirle yetinemeyeceğimiz ortada. Zira yarışta olduğumuz dünya, ulaşmak istediğimiz 2023 hedefleri var. Kadın istihdamı, bunun için "gerek şart" ise, yeter şart, kreş gibi önemli kuruma işlerlik kazandırmaktan geçiyor.
Paralı kreşler, işyeri kreşleri ve zaten mecburiyetten geliştirdiğimiz ebeveyn kreşleri... Ben buna "doğal kreş" diyorum. İstanbul Sanayi Odası Başkanı Erdal Bahçıvan'ın "çocuk bakan ebeveynlere ödeme yapılsın" önerisini duyunca "işte bu!" dedim. Aile içi yardımlaşma kavramının geliştiği, çalışan kadının "elinin altındaki" imkân, kurumlaştırılabilir.
Bahçıvan'ı tebrik ediyorum. Önerisi, iş dünyasında ve bu fikri paylaştığım "torun bakan ebeveynlerce" olumlu bulundu. Zaten torun bakan anneler veya kayınvalideler, devletin ve/veya işverenin sağlayacağı aylık katkı sayesinde daha da anlam kazanacak.
Doğal kreş ayrıca, trafikte daha az "zaman kaybı, araç kullanımı, bina yatırımı" gibi ilave faydalar sağlayacak.
Ebeveynler, isteye dileye ve sevgiyle yaptığı "torun bakma" işini, daha ciddiye alacak. Çalışan karı-koca, mihnet duygusunu azaltacak, torun bakımına özen gelecek. Hepsinden önemlisi, doğal kreşin "ilgi ve sevgi" kalitesi, daha iyi nesiller yetiştirmemizi sağlayacak.