Küresel rekabetin ülkeler arasından yavaş yavaş kentler arasına kaydığı dünyada İstanbul, hayati öneme sahip. Kürede 1 milyon yerleşim yeri, 18 bin turizm varış noktası var ve İstanbul, son 10 yıldaki atılımlarıyla ilk 100 içinde.
Biliyoruz ki hiçbir gelişme, onu var eden iklimden bağımsız değildir. Türkiye ekonomisi yakın gelecekte ilk 10'da yer alacak ise bunu "ilk 10'daki İstanbul" ile başaracaktır. Kaldı ki ülke ekonomisinin üçte biri bu kenttedir.
Hal böyle olunca trafik, birincil sorun olarak karşımıza çıkıyor. Nitekim Tomtom İstanbul Trafik Endeksi bu hayati sorunun altını çiziyor. 10'uncu sayfamızdaki tablolara bakınca, bu gözbebeğimiz kentin trafiğine mega proje gereği, daha iyi anlaşılıyor.
Marmaray, çağları aşan bir rüya... İki kıtanın denizin altından birleştirilmesi, yakın gelecekte İstanbul ulaşımının omurgasını oluşturacak. Metro, metrobüs, 3'ncü havalimanı, kavşaklar, yeni yollar, tüneller, 3'ncü Köprü, yeni raylı sistemler...
Burada benim dikkati çekmek istediğim, içinden "nehir deniz" geçen yegâne yeryüzü kentinde, Haliç'i de hesaba kattığımızda "denizin" kent ulaşımında potansiyelinin çok altında olduğu gerçeğidir. Boğazı geçen İstanbullunun %20'si denizi kullanıyor.
Yalnızca Boğaz'ı veya Haliç'i geçmek değil, kent ulaşımını denize kaydırma alanında yığınca imkân vardır ve Marmaray'ın zihin yapımızı, denizin önemine hazır hale getirdiğini düşünüyorum.
Ağır trafik, geciken sipariş, varamayan işgücü, depodaki cari açık, kirlenen atmosfer ve ülkenin rekabet gücünü budayan canavardır zira...