Anadolu Kaplanları 90'lı yıllarda küçük ve orta ölçekli işletmeleri tanımladığım kavram... Bu yapı, çabuk doğan, tez kaybolan... Dinamik ama dayanıksız... İstihdam yaratma kabiliyeti yüksek... Kaybedecek şeyi az olduğundan gözü kara ve cesur profilin ifadesi.
Küçüklerin bu dinamizmi, onlara çıkarılan engellere rağmen Türkiye'yi krizlerden çıkardı, yeni zenginlik alanları oluşmasını sağladı. Bugün KOBİ dediğimiz kaplanları baş tacı etmeyen yok. Haklılar da. Ancak o kadar da haklı değiliz artık. Zira 90'lı yıllarda bizi ekonomide üst iklimlere taşıyan bu yapı bugün, ayak bağı olmaktadır. Çünkü "ölçek" önem kazanmıştır. Çünkü "birlikte iş yapma" zorunlu hale gelmiştir.
KOBİ'lerin saplanıp kaldığı "az olsun benim olsun" anlayışı, orta gelir tuzağının zihin yapısıdır, aşılmalıdır. Yazar dostum Şükrullah Dolu "Aslan Kral Değildir" kitabında, "kral olan, aslanlardır" diyor.
Kaplan gözündeki aç bakış sayesinde yakaladığımız dinamik bugün, tek başına dolaşan kaplan örneğindeki gibi, başarıyı "irice kedi" mertebesine indiriyor. Şimdi, avlanırken strateji geliştiren, birlikte çalışan, işbölümü yapan aslanlar dönemidir.
Bir Serengeti sözü "yemeğiniz sizden hızlı koşuyorsa, başınız beladadır" der. Bugün baş döndürücü hızla yol alan küresel kriz sürecindeki dünyada, işbirliği kültürüne yatkın işletmeler hayatta kalabiliyor.
Hükümetin el ele çalışıp ortak üretim yapan işletmeleri teşvik adımı, bu açıdan fevkalade önem taşıyor. Arkadaşımız Hazal Ateş'in haberinde sözü edilen "30 milyon liralık" teşvik, birlikte iş yapma kültürünü yeşertecek sürecin ilk adımı olabilir.