Başbakan soruyor: "Acaba biz işçimemur ayrımını ne zaman ortadan kaldıracağız?" Zira işçi memurun ne aldığına, memur da işçinin ne aldığına bakıyor. Öneri: "Çalışanlar" başlığı altında toplamak.
Devletlerin insan kaynağı sorunu, yarım asırdır gündemdedir. Dert yalnızca bütçe yükü veya memur, işçi, çalışan fazlası değildir. Sorun, değişen fonksiyonlarına rağmen devletin insan kaynağı yönetimini çağa uydurmaktaki yavaşlığıdır. Mesela memur sayısına dair ezberimiz... Doğrudur, zira 2.5 milyon memur sayısı, ürettikleri değer üzerinden ölçülünce, 700 bin kişi ile aynı hizmet verilebilir. Yanlıştır zira devletin artan fonksiyonları ve değişen yapılanmasına uygun olarak 2.5 milyon çalışan dahi azdır. Çünkü güçlü devlet, nitelikli memur ve işçiye, kısaca üstün vasıflı çalışana ihtiyaç duyar.
Bugün bilişim teknolojileri, akıllı telefonlar ve sistemler yardımıyla e-devlet kapısı, pek çok devlet dairesini "gereksiz" hale getirmiştir. 37 bin mahalle muhtarının yapacak işi kalmamıştır. Ancak bu insanlar oradadır ve yürütmek zorunda oldukları hayat vardır.
Problem olan, devlet vatandaş ilişkisinde değişen süreçlere uygun personel rejimine sahip olmayışımızdır. Memurlar gereksizdir demiyorum. Çoğunun görev tanımları ortadan kalkmış olmasına rağmen, hayatta karşılığı bulunmayan kamu hizmetleri(!) üretilmeye devam etmektedir. Değer yaratmayan iş süreçleri için eskiden gelen kadroları dönüştürmek de kolay değildir. Hal böyle olunca zihinler, memur sayısına odaklanmakta ve her yeni personel alımı, göze batabilmektedir.
Çare, yeni bir insan kaynağı yaklaşımıdır ve işçi- memur ayrımını ortadan kaldırmakla işe başlayabiliriz.