Biz uçak üretmiştik. Hem de 80 yıl önce... Bunu başaranımızı "hiç doğmamışa" çevirdik. İyi ki bu hükümet kadrini bildi ve adını Sivas Havaalanı'na verdi: Nuri Demirağ...
Mühürzade Mehmet Nuri Bey... TCDD'nin ilk müteahhidi, 10 bin km'lik demiryolunun 1250 km'sini bizzat döşedi ve bu nedenle Atatürk kendisine "Demirağ" soyadını verdi. Bununla yetinmedi, ülkemizin ilk uçak fabrikasını kurdu. İlk sigara kâğıdı, ilk paraşüt üretimi ona ait.
Yetmedi, İstanbul Boğazı üzerine köprü yapılması, Keban'a baraj düşüncelerini ilk kez gündeme getiren kişi oldu. Siyasete girdi, Milli Kalkınma Partisi'ni kurdu ve zamanın iktidarı tarafından hemen her şeyi elinden alındı ve bitirildi.
Biz uçak konumuza dönelim. 80 yıl öncesinden bugüne sesleniyor: "Avrupa'dan, Amerika'dan lisanslar alıp uçak yapmak kopyacılıktan ibarettir. Demode tipler için lisans verilmektedir. Yeni icat edilenler ise bir sır gibi, büyük bir kıskançlıkla saklanmaktadır.
Binaenaleyh kopyacılıkla devam edilirse, demode şeylerle beyhude yere vakit geçirilecektir. Şu halde Avrupa ve Amerika'nın son sistem tayyarelerine mukabil, yepyeni bir Türk tipi vücuda getirilmelidir."
80 yıl ardından ancak bugün Nuri Demirağ'ın vizyonunu yakalayabildik. Şükür ki yerli uçak fikri yeşerdi, "60-120 koltuk, 3 saat menzil" gibi detaylara varabildik.
Farklı düşüneni yok etme refleksimiz, icat çıkarana düşmanlık ve eski köye yeni adet getireni töre yapma alışkanlığımızı 80 yıl sonra terk edebildik. Bugün birileri hâlâ "yerli oto" fikriyle alay ediyor ve toplumsal aşağılık kompleksi pompalıyor. 80 yılı kaybettik, daha fazla zaman kaybına tahammülümüz yok.
Otomotivin varsa çok şeyin var demektir. Otomobilin varsa da öyle... Hele uçağın varsa, 3 milyon farklı teknolojiyi yönetebiliyorsun demektir. Hal böyle olunca pistten kaldırmak için başkasına bağımlı olmaz, bölgende kural koyan haline gelirsin.