Cittaslow, şehir ve yavaş kelimelerinden oluşan, nispeten yeni bir kavram... Fast food karşıtı bir yemek hareketi olarak İtalya'da başlamış daha sonra bir yaşam tarzının ifadesi halini almış. Bir bakıma küreselleşme "hız ve büyük" kavramlarına tepki mahiyetinde. Bugün "yaşamın kolay olduğu" kentlerin uluslararası ağına; Cittaslow (sakin şehir) diyoruz.
Seferihisar, Türkiye'de bu alanın öncülüğünü yaptı ve sakin kent unvanına sahip toplam 8 kentimiz var. Hareketin lideri ve Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, diğer 7 sakin şehrin liderleriyle bizi, İstanbul'da bir yemekte buluşturdu.
Yemekte; Yenipazar Belediye Başkanı Yüsran Erden, Gökçeada Belediye Başkanı Yücel Atalay, Yalvaç Belediye Başkanı Tekin Bayram, Perşembe Belediye Başkanı Selami Çarkçı, Akyaka Belediye Başkanı Ahmet Çalca, Vize Belediye Başkanı Selçuk Yılmaz, Taraklı Cittaslow Temsilcisi Şahin Akı vardı. Her birinden kendi sakin şehirlerinin karakteristiklerini ve yaşam felsefelerini dinledik. Soyer; diğer başkanları takdim ederken, ilginç bir noktaya parmak basıyor; "biz 3 CHP'li, 3 AKP'li 1 DP'li ve 1 bağımsız, 8 başkan Türkiye'ye yeni bir yerel kalkınma modeli sunuyoruz." Akademisyenlerden destek aldıklarını söylüyor ve devam ediyor; "buradaki başkanların hiçbiri, parke taş döşeyerek, çöp toplayarak değil, kentin yaşam kalitesini yükseltmek için çalışarak belediyecilik yapıyor."
Cittaslow hareketinin büyükşehir yasasına itirazı var. 16 bin köyün kapanarak mahalleye dönüştürülmesini, Anayasa Mahkemesi'ne götürecekler. Köylerle ilgili hazırladıkları manifestonun adını "geleceğin köyleri" koydular.
Yalnızca sakin şehir hayatı ile değil, turizme alternatif oluşturmanın da dinamosu Cittaslow hareketi, 7-9 Haziran'da 27 ülkeden 160 sakin şehir belediye başkanını, Seferihisar'da ağırlamaya hazırlanıyor.
Türkiye, tarihi kültürel miras, doğal kaynaklar ve yerel kabiliyetleriyle sakin şehir hareketinde büyük avantajlar barındırıyor.
Yemekte konuştuğum başkanların tümünde; aynı ortak heyecanı gördüm; sakin şehir hayatını, bütün kurumlarıyla tasarlamak ve hızı, büyüklüğü dışlayan fakat doğal ve rahat hayatı yücelten adımları arıyorlar.
Varılacak nokta belli; "köy yoksa, geleceğimiz de yok." Ancak bu geleceğin köyleri, bugünkü haliyle gelişemiyor, kan kaybediyor. İnsanlık tarihinin ilk yerleşimleri Anadolu'daki köylerimiz ve her biri eşsiz, kendi lehçesi, yemeği, endemik ve kültürüyle var olageldiler.
Sakin şehir hareketi; bu zenginliğimizi gündeme getirmesiyle de önemli.