Bir önceki neslin siyasi tercihleri, bugünün kaderi olur daima. 1991 seçimlerinde fazladan üç beş oy almak için sosyal güvenlik sistemini dinamitleyenlerin emeklilik sistemine getirdiği laneti, hâlâ çekiyoruz, uzun süre çekeceğiz.
İntibak yasası ile 2000 yılından önce SSK'dan emekli olanların, hesaplama yöntem farklılığı yüzünden yaşadığı mağduriyet, nihayet gideriliyor ve 2 milyona yakın emekliye, ocak maaşları "düzeltilmiş" olarak veriliyor.
Uyum, denklik sağlama anlamındaki intibak, şunu ifade ediyor: "Aynı prim gün ve hizmet süresine sahip olunmasına rağmen" hesaplama farklılığından, 12 yıl boyunca 2 milyon insanımızın mağduriyetini...
Şimdi 118-229 lira arasındaki fark, hak sahibi emeklilerin ocak maaşlarına, enflasyon zammı yanı sıra ilave edilecek. Dün aHaber'de Faruk Erdem, zaten sistemin mağdur ettiği emekliyi dolandırmak isteyenlerden bahsetti. Emekli hiçbir şey yapmayacak. Kapısına gelen SGS mensubu dahi olsa, "yardım önerenlere" kulak asmamalı.
Ne yazık ki 2000'den bu güne maaşını eksik alan emeklilere toplu para ödemesi yok. Sadece "prim ve hizmet süresi denkliği" üzerinden intibak sağlandı. Ancak soru şudur: "Acaba bundan sonra benzer mağduriyetler yaşanabilir mi?"
SGK, Kayıp Yıllar 90'lardan çıkardığımız dersler sayesinde bugün tek şemsiye rolünü derinleştiriyor. Ancak çok sayıda kurum, SGK dışında özel sigorta sistemlerine sahip. Bunların sürdürülebilirliği, en kritik konudur.
Hatırlıyorum, 41 yılda defalarca özel emeklilik sigortası sistemlerine dahil edildim. Hiçbiri bugün ortalıkta yok.
Sigorta, uzun soluklu iştir ve güçlü yasalar kadar sıkı regülasyonlar ile meyvesini yılların ardından veren çınar gibidir. Aksi halde özel sigortaların da intibakını arar dururuz.