Türkiye İnovasyon Haftası 2'nci gününde TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi kürsüde; "Ulusal inovasyon stratejisinin oluşturulmasını ve bir devlet belgesi olarak ortaya konulmasını önemsiyoruz" diyor. Devlet belgesi olarak tanımlanınca yenileşim (inovasyon) başarılacak mı? Tek başına yetmez ama Büyükekşi'nin ifadesiyle "değerler hiyerarşisinde bir üst düzeye" taşınabilir.
Nitekim Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz da değerler hiyerarşisine vurgu yaparak yenileşim kültüründen söz ediyor; "Eğitim sisteminden iş yapma biçimine kadar yenilik kültüründeki farkındalık oluşturulmazsa bu yoğun rekabette arzu edilen yere gelinemez."
Yeniliğe yatırım yapıyoruz şükür. Bakan Yılmaz "AB üyesi en az 7-8 ülkeden fazla" diyor ve milli gelir içindeki payın yüzde 0.86'ya vardığını, 2002'deki 114 milyon liradan bugün AR-GE'ye ayrılan kaynağın 1.8 milyar liraya çıktığını vurguluyor.
Aynı kürsüde 10 İnovasyon Şifresi kitabının yazarı Tom Kelley'i de dinlerken, Türkiye'nin yenileşim yol haritasında geldiğimiz merhale, zihnimde daha da netlik kazanıyor; Bu iş yalnızca para ve yasa işi değil, başarısı yılların ardından gelecek olan niyet ve sabır işi. Kısacası bu bir kültür değişimi ise yenileşim kültürünü toplumun zihnine yerleştirmek şart.
Eğitim tam da bunun için var. Misal ABD'de MIT üniversitesi, tek başına bir inovasyon merkezi gibi çalışır. Türkiye'de böyle bir üniversitemiz var mı? Şayet eğitim sistemi iyi ise milli gelirden %1 pay dahi yetiyor. Yeter ki zihinlerimizi meraksızlık tuzağından kurtaralım. Orta gelir tuzağından çıkışın da yolu buradan geçiyor zira...