Bu başlıkla yazdığı kara mizah romanı ile merhum dostum Ömer Lütfi Mete'nin eserinden söz etmeyeceğim. Sözüm, sistem yangınlarını söndürmek üzere kurulan "üst sistemlerin" küresel krizde gösterdiği zaafa dairdir.
Gezegen küresel ısınma, dünya ekonomisi de "regülasyon dönemine" girdi. Hele ki 7/24 ve saniye boşluk bırakmaksızın dünyayı ışık hızında turlayan finansal ağların üzerinde oluşabilecek "ahlaksızlık yangınlarına" karşı, bedeli küresel krizle ödenerek öğrenilmiş yeni regülasyonlar geliyor. Düzenleyici kurum dediğimiz bu regülasyonlar ne yapar? Küre ekonomisinde günlük 15 trilyonluk işlem hacmine varan trafiği, "kurallara uyum" noktasından yönetir. Hatalı davranan, haksız kazanç sağlayan, aldatan, dolandıran veya beklentileri manipüle edenleri sistemden atar. Amaç, küresel finans yangınlarına izin vermemek... Bunu kim ister ki? "Kayıp yıllar 90'lar"da "ben devlete vergi verecek kadar enayi miyim?" diyene, kamu bankalarını emanet etmiştik. 2001 krizinde yalnızca kamu bankası odaklı batağımız 35 milyar doları bulmuştu. Bu bedelden öğrendik ki finansal sistemin regülasyon, muhtemel yangınlara karşı itfaiyeye ihtiyacı var. K
urduk ve çalıştırdık. İşe de yaradı. Artık kendi bankasının için boşaltmak zorlaştı, kamu bankasını soymak daha da zor hale getirildi. BDDK, SPK, TMSF ve diğerleri... Regülasyon çağına uygun araçları geliştirmedeki bu becerimiz sayesinde küresel krizden pozitif ayrıştığımızı söylemek mübalağa olmaz. Şimdi bu yapı, dünyada "kural" halini alıyor ve kuralsızları dışlayan bir çağın inşasından söz ediliyor. Yalnızca finansal değil diğer alanlarda da sistem yangınlarına karşı itfaiye kuruluyor. Peki bu işe yarar mı? Aslında bunun cevabı, itfaiyenin "yansızlığı", kısaca kalitesiyle ilgilidir.
2008'de gördük ki itfaiye de yanabiliyor. Batan şirketleri kurtarsın diye kamunun emanet ettiği kaynak, yangın söndürmek yerine, itfaiyenin kendi yangınlarına harcanmıştı. IMF, Troyka, ECB, DB ve diğerleri... Küresel itfaiyelerin daha üst kurum tarafından denetlenmediği halde, sistemin işe yarayacağını sanmıyorum.
Hazır söz açılmamışken, kendi evlatlarının başını yemeye başlayan bir kısım bankaların "itfaiyesi" durumundaki BDDK ne yapıyor sahi? Dumanı dahi tütmüyor da...