Hiçbir şey zamanı gelmiş düşünce kadar güçlü olamaz. Eğer gerek ve yeter şartlar oluşmuş ise "düşünce" hayat bulur, değilse beyhude uğraş olur.
Adnan Kahveci Maliye Bakanı iken devlete vergi ödemeyenleri teşhir yasası çıkarılmıştı. Amaç vergi yüzsüzlerini "teşhir ederek" böylesi mükelleflerin vergilerini tam ve zamanında ödemesini sağlamaktı. Gerek şart teşhir idi fakat yeter şart utanma duygusu ve caydırıcılık faktörü idi.
Hatırlıyorum, büyük umutlarla ilk teşhiri yayınladığımda, bir mükellef arayıp "kendimi ihbar ediyorum, ben de yüzsüzüm" deyince "neden?" diye sordum. Telefonun ucundaki, "bedava reklamı kaçırdım, hiçbir caydırıcılığı yok ki" demişti.
Çeyrek asır önce eksik olan "yeter şart" bugün nihayet mevcuttur ve bir yandan cezalar diğer yandan internet, medya ve müşteri bilinci sayesinde teşhir edilenin hayatı sönebilmektedir.
Sosyal medya, ayıplı ürün üreten, kötü hizmet veren, kirli damacanalı veya sağlıksız gıda satanı anında cezalandırabilmekte, düşen satışlar yüzünden özensiz firmaların hayatı zorlaşabilmektedir.
Kurnaz, nimeti alıp külfeti öteleyene denir. Müşteriyi dolandıran, ortağına kazık atan, devlete vergi takan, aldatan ya da hile hurda yolunu seçenlere Allah kolaylık versin.
Yasaların yetmediği yerde yeşeren bu kurnazların artık teknoloji sayesinde anında "ipliği pazara" çıkarılabiliyor. Buna müşterinin yükselen bilinci de eklenince kurnazlara, akıllı yolu seçip, işinin gerektirdiği adımları atmak kalıyor. Kurnazlığın bedeli iflas ve yok olmaktır.