Yaşanmamışın tarihi mi olur? Eğer benzer dinamikler söz konusu ise, daha önce o yoldan geçen birinin ayak izleri, pekâlâ yola yeni çıkan için olabilir. Hele ki ortak paydalar fazla ise, yola yeni çıkmış kişi veya firmanın, "bir sonraki adımı" kestirilebilir. Ulusların bile...
Mısır, Müslüman Kardeşler iktidarı ile Arap Baharı sonrasında "yeniden şekillenen" ülkelerin başında geliyor. Mübarek ile temsil edilen askeri vesayet rejimi ardından, halkın desteğiyle yönetime gelen farklı bir anlayış...
Ülkenin geçmişinde Enver Sedat'ı bizim İsmet İnönü'ye ve Mübarek'i de Süleyman Demirel'e benzetmenin cüreti tartışılabilir. Fakat AK Parti'nin 2000'ler Türkiye'sine verdiği yön, Mısır'da da artık hiçbir şeyin "eskisi gibi olmayacağı" tespitini yaptırabilir.
Öyküyü siyaset üzerinden okursak, bir sonraki adımda, askerin giderek azalacak vesayeti ve Müslüman Kardeşler'e artacak destekten söz edilebilir. Tabii bu sürecin kendine has post modern darbe denemeleri, değişime direnen yapıların doğuracağı toplumsal kırılma noktaları olacak. Bizim yaşadığımız e- muhtıra, bayrak mitingleri, Ergenekon, Balyozlar gibi...
Ancak Mısır'ın gelecek tarihini ekonomi üzerinden okumak, bizi daha fazla ilgilendiriyor olması gerektir. Belli ki ülke şu anda; kentsel altyapıda "hizmet belediyeciliği" dönemini yaşamamış ve en az 20 yıl geriden geliyor. Yapısal reformlar alanında ise Mısır, 10 yıllık bir zaman tünelinden Türkiye'ye bakışla tariflenebilir.
Bir sonraki adımı bilmenin en büyük avantajı, eğer o adımla ilgili tasavvur ve tasarrufunuz varsa, size strateji belirleme ve plan yapma lüksü sunmasıdır. Türkiye, Mısır'ın reform sürecinde, bu ülkenin bizim için barındırdığı imkânların şekillenmesine katılabilir. Ortaklaşa yapacak yığınca iş vardır. Buna, özelleştirme, borsa, serbest piyasa, düzenleyici kurumlar gibi daha önce başardıklarımız da dahildir.
Dünyayı ya da bölgesini şekillendirme gücüne erişen büyük ülkeler zaten bunu yapıyor, gelecek tarihi dinamiklerini kullanıyor.