Peki peki anladık, küresel kriz var ve para aslanın ağzında... İyi de elinde üretken yatırım fikri, projesi var ise durum nedir? Aslında böylesi yatırımlar için fırsatlar, eskisinden daha fazla. Zira kriz sebebiyle yalnızca ABD bankalarında, yatırımcısını bekleyen yüz milyarlarca $ birikmiş bulunuyor.
Özellikle ABD kökenli bankalar, halen kasalarında tuttukları 1.4 trilyon $'ı hangi tür üretken yatırımlarla ekonomide yeniden değerlendireceklerine karar vermiş değiller. Sektör şu anda ABD milli gelirinin % 10'una karşılık gelen parayı, atıl olarak (kredi vermeyerek) kasalarında, herhangi bir finansal krizde kullanabilmek üzere tutuyor.
Türkiye'de önlerini görmekte zorlanan girişimcilerimiz ve bankaların, örneğin ABD kökenli bankalar ile irtibat kurmaları, müşterek üretken yatırımlar için beyin fırtınası yapmaları, pekâlâ önerilebilir.
Son olarak, üretken yatırımın tanımını verelim ki, niteliksiz üretici Çuvaloğlu A.Ş'nin 1.4 trilyon $ için iştahı kabarmasın. Üretken yatırım, ileri teknoloji ağırlıklı, istihdam yaratan ve reel ekonomide katma değeri fazla olan stratejik yatırım demek.
Ar-Ge'yi başkalarının işi sanıp, üniversitesinde türban, sakal ile uğraşmayı tercih eden Türkiye'nin, neleri ıskaladığını daha iyi anlıyoruz. Üretken yatırım fikri, bilim ve yenileşimle gelişir. Aksi takdirde 1.4 trilyon $'lık atıl kaynak, bir gün çözüldüğünde, biz hazır olmadığımız için, eskisi gibi sıcak para olarak gelir ülkeye. Bu da ancak çok ama çok dar bir menfaat grubuna, finans oligarşisine hizmet eder.