Küresel kriz Avrupa için "durgunluğun sınırı" olabilir. Fakat aynı kriz, ABD açısından artık tedbir için kasalarda tutulan paraların akacak yer arayışının başlangıcı anlamını taşıyor. Japonya, Singapur, Çin gibi Pasifik havzasında, yavaşlayan büyümeye rağmen, "uygun şartların sunulması halinde" cezbedilecek sermaye bulmak, pekâlâ mümkün.
Dün teşvik paketinin dış tanıtımından bahsederken, tam da bunu kastetmiştim. Her ne kadar bilişim teknolojileri, medya ve internet dünyayı küçültse de, ne yapmak istediğinizi, insanlara anlatmanız, yerinde tanıtmanız zorunluluktur. Teşvik paketini Resmi Gazete'de ilan etmiş olmamız, sermayesine yeni fırsatlar arayan küresel girişimcilerin, bunu "algılamış" olmasını gerektirmez.
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan daha etkin tanıtım önerime katılıyor ve şunu ekliyor: "Dış elçiliklerimize teşvik tanıtımı sunumlarını gönderiyoruz. Ben ve bakan arkadaşlarım, olabildiğince dış tanıtıma ağırlık vereceğiz."
Çağlayan'ın bugün çıktığı Uzakdoğu gezisinde, Japon firmalarının başkan ve CEO'larına yeni teşvik sistemimizi bizzat anlatacak olması, paketin getirdiği "devrimci yeniliklerin" içeride anlaşılması açısından önem taşıyor.
Düne kadar, katı devletçi bakış bizi "ilan et, gelen gelir, gelmezse boş ver" tutumuna sokuyordu. Artık böyle bir dünya yok. Her ne yapıyor, dünyanın teşvikini sunuyor olsan dahi, bunu gidip anlatmak zorundasın. Ancak o zaman küresel yatırımcının ilgisini çekebilirsiniz. Bu açıdan Zafer Çağlayan'ın Pasifik temasları, son derece hayatidir.
Belki de Ekonomi Bakanlığı koordinatörlüğünde, yurtdışına gidecek bütün bakanların ve hatta TÜSİAD, MÜSİ- AD, TUSKON, TİKA gibi kurum temsilcilerinin ajandasında teşvik tanıtımı yer almalıdır.