Piyasa Gözetimi ve Denetimi (PGD) raporları, Türkiye'nin "kurnazlık envanteri" gibi... Hile hurda karıştırılmamış alan yok gibi ve akıllı üretici oranımız hâlâ çok düşük. Akıllı ile kurnaz, aynı kıyafetle karşımızda duran ikiz kardeşlere benzer ama hayat, onların ayırt edilmesini zorunlu kılar. Ortağını dolandıran, şirketinin için boşaltan, devletine vergi takan, müşterisine kazık atan ve bunu yaparken kendini "akıllı" sananların genel adıdır kurnaz!
Nimeti alıp külfeti öteleyen bu tutumu, krizlerimizin DNA'sında görebilirsiniz.
Şükür ki bu hastalıklarımızın çoğuna karşı tedbir geliştirdik, yasa ve düzenleme koyduk, bedelini krizle ödeyerek akıllandık. Fakat müşterinin aklını karıştırarak kurnazlık peşindeki tutumlarımızdan bütünüyle kurtulamadık. Öyle ki PDG denetimlerinde "Türk Malı" itibarını da zedeleyen kurnazlık örnekleri gözlemliyoruz.
Kısaca kurnazımızın, akıllıya ve etik çalışana da zararı var.
Belki "yasal" çerçevede "masum" dururlar fakat ürünleri kusurlu, yöntemleri ayıplı, tutumları da "pusu kültürü" eseridir.
Müşterinin kafasını karıştırıp, sözleşmenin altına 4 punto dip notları düşüp, yasal ama etik dışı "tuzaklar" kurarak oluşan kurnazlık kültürü, sürdürülebilir bir tutum değildir.
Gelişmiş ekonomiler, müşterisine kurnaz, devletine vergi takan, emeği istismar eden ve gezegeni kirletenleri, kısaca "kurnazları" dışlıyor artık. Türkiye gelişmiş ekonomi olacaksa, "kurnazlık kültürünü" terk etmek zorunda.
Müşteri sadakati peşindekiler, öncelikle kendileri; müşterilerine sadık olmalı!