Yeni teşvik sistemi, bundan önceki paketlere göre son derece girift bir yapı arz ediyor. Yer ekseninden niteliğe, ölçekten genele dek 4 farklı boyuta sahip. Hal böyle olunca okunup anlaşılması kadar bu sistemin altında yatan düşünceyi de kavramak son derece önemli.
Genelde kamuoyu, özelde iş dünyası yeni teşvik düzenini mevcut ezberler üzerinden okumaya çalışıyor. Bu haliyle "nereye gitti benim gül gibi teşvikim?" diye soranlar kadar, elindeki mevcut yapıya teşvik kitabında karşılık arayanları da tanımlıyor.
Önce Başbakan takdim etti, esasları üzerinden "felsefesi" aktarıldı. Ardından Zafer Çağlayan daha detaylı sunumlarla açıklamaya çalıştı. Şimdi de Ekonomi Bakanlığı'nda oluşturulan Teşvik Bilgi Merkezi sayesinde sorular toplanıyor. Kararnamesi çıktığı anda, sıkça sorulan soruların cevabı, internet üzerinden dünyaya açılacak.
Tam da bu noktada, zaten teşviklerin küresel aktörleri ve bölgesel oyuncuları da kapsayacak tarzda geniş tutulması sebebiyle, bu sitenin İngilizce, Rusça, Arapça, Çince gibi farklı dillerde oluşturulmasında yığınca fayda var. Belki de bu teşviklerin, tıpkı bizlere aktarıldığı gibi, roadshow benzeri bir süreçte, yurtdışı yatırımcılarına anlatılacağı etkinliklere ihtiyaç duyacağız.
Teşvik, bir çeşit can suyudur. Geliştirmek istediğin ürüne akıtırsın ve hasadın artar. Bizdeki teşvikler tıpkı tarımdaki sulama alışkanlıkları gibi gelişti. Yıllarca "vahşi sulama" ile koca araziye suyu akıttık. Nitelikli toprak ile çöl mertebesindekini ayırt etmedik. Kaynaklar ziyan olduğu gibi murat ettiğimiz faydayı da doğuramadık.
Tıpkı su kullanımındaki yükselen bilinç, teşviklerde de kendini gösteriyor. Zafer Çağlayan'ın detaylı sunumlarından anladığım, Türkiye'nin teşvikte de giderek "yağmurlama" hatta "damla sulama" gibi yüksek bilinç düzeyine vardığıdır. Ancak bu teşvikin muhataplarının da eğitimi, en az bu kararlar kadar önemlidir.
Nitekim Urfa Tünelleri ile suyu 6 bin yıl aradan sonra Harran'a boşaltınca, Demirel'in ifadesiyle "üretimi 5'e katladık" fakat bu vahşi sulama ile toprağı bilinçsizce tuzlamış olduk. Ürettiğimizi işleyecek nakledecek pazarlayacak adımları düşünmedik, böylece çürüttüğümüzü 5'e katlamış olduk.
Şimdiki teşvik sistemi, böylesi basit yaklaşımların çok üstünde bir bilinç düzeyi sunuyor bize. Ancak bunun vaat ettiği faydayı alabilmemiz için kamu olarak bunu dünyaya ve insanımıza daha iyi anlatmak, girişimci olarak da bu paketi iyi okumak zorundayız.
Dersini iyi yapmış yabancılar, burnunuzun dibinde size rakip olacaksa, bunu "teşvik paketini sizden daha iyi okudukları için" başaracaktır.