Dünya üretiminin yaklaşık yüzde 1.5'i size ait iken menkul kıymet piyasalarının ancak binde 2'sine sahip olmak, size tuhaf gelmiyor mu? Dünyanın 16'ncı büyük ekonomisi iken, gelişmişlik, rekabet, bilgi gibi farklı cetvellerde 80'inci sıralarda yer almak, üzerinde düşünülmesi gereken bir durum değil mi?
Neyi beslerseniz, onu büyütürsünüz. Bu beslediğinizin iyi veya kötü olmasından bağımsızdır ve yönteme dairdir. Bilgiyi dışlayan, onu hayatla ilişkilendirmeyen kültür yüzünden bugün milli gelirde ilk 20'lerde iken milli bilgide ilk 80'lere giremiyoruz.
Bir yandan İstanbul Finans Merkezi projesi geliştiren bizler diğer yanda bu işin yalnızca bina dikmek olmadığını anlayamıyoruz. Mesela çeyrek asırdır faaliyetteki mevcut borsamızın neden hâlâ Veliefendi'den daha farklı bir yer olamadığın anlamış değilim
Onlar da bu işe bir anlam verememiş olmalı ki geçenlerde bir arama konferansı düzenlemişler. Aradıkları, sermaye piyasalarımızın saygınlık problemleri... Katılımcılara bakıyoruz: SPK Başkanı Vedat Akgiray, İMKB Başkanı İbrahim Turhan, TCMB Başkan Yardımcısı Mehmet Yörükoğlu, Aracı Kurumlar Birliği Başkanı Attila Köksal'ın yanı sıra özel sektör ve kamu kurumlarının üst düzey temsilcileri, akademisyenler ve ekonomi basını...
Peki aranan cevap bulundu mu? Yatırımcı seferberliği için "onlarca taktik" geliştirdiler ama strateji "bozuk" olunca, taktik başarılar, sadece hezimeti hızlandırır.
Anlatmak istediğim şu; 1986'dan beri attığımız adımların tümü "yatırımcıyı daha fazla sağmak" niyetine dayandığı için, iki elin parmakları kadar borsa oligarkları yaratmış, bir de bunların etrafında "sembiyoz yaşam" örneği kıssadan hisseyle geçinenler türetmişiz. Biz medyayı da kullanarak gaza getirdiğimiz kitleleri, İMKB kapanında "silkelemiş", zaten güven sorunu çeken yatırımcıyı perişan etmişiz.
Bugün sektörün aktörleri, arama konferanslarıyla "yanlış nerede?" sorusuna cevap arayadursun, asıl sorunun kendi tutumlarında olduğu gerçeğiyle yüzleşmeye hazır değiller. Yatırım Seferberliği adı altında piyasaya gaz verip, çaylak mevsiminin yeniden geleceğini sanıyorlar.
Tıpkı ortağını dolandırmaya son veren Yeni Ticaret Kanunu gibi, yatırımcısını dolandırmayı "aptallık" sayacak bir anlayışın gelmesi şart. Bu iş yalnızca SPK, Rekabet Kurumu gibi kamu otoritesiyle de olamaz. Kendi kâğıdı ile oynayan büyük firma, küçük yatırımcısını korumadıkça hangi yasa işe yarar ki? İçerden ticaret edepsizliği, yasa sorunu olduğu kadar bir etik sorunudur.
İMKB'nin yeni yol haritasında ona lazım olan, yasadan ziyade ahlak pusulasıdır.