Bir yapı düşünün, paydaşları bölünerek çoğalıyor, yapı yerinde sayıyor. Böyle bir yapı "sürdürülebilir" olamaz. Mantığa da, hayatın pratiğine de ters. Fakat böylesi yapılar var ve biz buna "ölçek sorunu" diyoruz.
Türkiye'nin gelişmiş ilk 10 ekonomi arasında yer alabilmesi için aşması gereken birkaç darboğazdan biri de bu mülkiyet anlayışımızda iyileşme ki bu miras hukukuna dair tutum değişikliği demek. Bir de "az olsun benim olsun" tuzağının getirdiği ölçek ekonomisine ihanet.
Tarım üzerinden Bakan Mehdi Eker'in verdiği örnek durumu açıklıyor; 3 milyon 100 bin işletmenin ortalama işletme büyüklüğü 6 hektar ve bunun da 7 parseli var.
Miras hukuku bizde toprak üzerinden yürüdüğü için her kuşakta mitoz bölünen işletme, bir süre sonra ekonomik birim olmaktan çıkıp, maliyet kuyusu halini alıyor.
Yapılması gereken, toprak paydaşlığı ile ürün paydaşlığını ayrıştırmak... Tarımsal işletmenin ölçeğini korurken, miras üzerinden "ürünü" yani bu işletmenin zenginliğini pay etmek. Ölüm hak, miras helal diyor isek, tarım işletmesinden helal gelir elde etmek için de toprağın bütünlüğünü korumak gerekiyor.
Defalarca gündeme gelen konu budur ve halı saha büyüklüğündeki parselde temel girdiler aynı kalırken birim maliyetler şişiyor. Mesela ilk kuşaktaki 128 hektarlık işletme için 2 traktör yeterken ikinci kuşakta işletme büyüklüğü 4 kardeş üzerinden 32 hektara düşüyor fakat traktör sahipliği 4'e çıkıyor. Bir sonraki kuşağın hali daha da harap. Zira işletme büyüklüğü 8'e inerken 8 traktör bulunduruluyor. Bu kısır döngü, 32 traktör ve halı saha kadar işletmeye dek uzanıyor. Bu yapı sürdürülemez. Buna bir yerde dur demek gerekiyor. Aslında bunu işletmeler de hissediyor ve akıllı aileler, toprağı bölmeyip ürünü paylaşma modelini kurabiliyor. Fakat büyük çoğunluk, aile işi dinamiklerin ve sosyo kültürel ayrışmaların da etkisiyle işletmenin bütünlüğünü koruyamıyor.
Şimdi ürün paydaşlığını yasalaştırıp, miras hukukunu, ihtiyaçlara göre yeniden düzenleme zamanıdır. Yarın, traktörün dahi giremeyeceği, mendil kadar toprak bizlere kabir olmadan önce bunu yapmalıyız.