Rekabet Kurumu, 12 bankayı, rekabet ihlali soruşturmasından geçiriyor. Şüphe "mevduat ve kredi faizinde kartel oluşturma" odağında... Doğru mu değil mi henüz bilmiyoruz.
Bildiğimiz, küresel krizin "teğet geçmesini" tamamen kendi marifetleri sayan bankalarımızın, bunun "diyetini" topluma çok ağır fatura etme eğiliminde olduğudur. Birkaç gündür ilaç üzerinden yazıp çizdiğimiz "kritik gelişmelerin" bu defa finans gibi son derece hayati bir alanda yoğunlaşması, zamanlama açısından da fevkalade önemlidir. 2 yıl önce kamu kuruluşlarının mevduatlarına ödedikleri promosyon üzerinden anlaştıkları belirlenince 7 banka, 72.3 milyar lira para cezasına çarptırılmıştı.
Sadece bu değil; hatırlayalım, fahiş komisyonlardan canımız çok yandı, "havale ücretleri fazla" diyecek olduk. Hatta "taksi tutup parayı nakletsek daha ucuza gelir" örneğini verdik. O halde "taksi tut git" dediler.
Kurumların maaş ödemelerinde promosyon karteli kurdular. Rekabet Kurumu bunları sorgulamak istedi; "kıyameti koparmakla" tehdit ettiler.
Küresel krizde "örnek alınan kurum" olan BDDK'yı, konut kredileri konusunda takmadılar. Kredinin "en fazla dörtte üçünü karşıla" karar ve uyarısı vardı, bu konuda da yan yollara saparak, % 100'ünü karşıladılar. Üstelik 3 yıl önceki küresel krizi tetiklemiş olmasına rağmen...
Şimdi kartel faizi belirlemede rekabet ve etik dışı "centilmenlik" şüphesiyle Rekabet Kurumu'nun soruşturmasındalar. Kriz öncesi yüksek kârlılık uğruna finans sektörünün işlediği günahların bedelini bugün bütün dünya ödüyor. Wall Street protestoları, tam da bu "günahlar" hakkında...
Hal böyle iken bankaların yüksek kâr peşinde faiz karteli teşebbüslerinin sorgulanması gerekir. Teğetin diyeti, bu kadar ağır olmamalı Türkiye'ye...