Rekor büyümenin istihdamı artırması doğal. Sorun; istihdam artışı ile büyüme arasında "makul" bir ahenk bulunmayışında...
Son 16 yıllık verilere bakınca; kriz dönemlerinde küçülme oranından daha fazla işçi çıkarıldığını görüyoruz. Ekonomi tıkırında iken de büyüme rakamlarının gerisinde kalan istihdam artışı söz konusu olmuş.
İşsizliğin yapısal sorununa işaret eden bu durum, ister istemez akla, "1 yılda 1.8 milyon kişiye iş sağlayarak" Avrupa'nın tamamını dahi geride bırakan bu performansımızın sürdürülebilirliği geliyor.
İstihdam artışının mevsimsel genişleme şartlarını da aşarak kalıcı olabilmesi için neler yapmalı?
İşverenler açısından bakınca; istihdam üzerindeki vergi ve prim yükleri, kıdem tazminatı gibi "tedbir ve teşvikler" sıralanıyor.
Kriz-zade kurnaz patronların bakışıyla durum; yenisini almak yerine mevcut işçiye fazla mesai yaptırmak ve mümkünse bunu da ödememek şeklinde...
Sendikaların bu konuda bildiği 40 türkünün 39'u; "ücret zammı" üzerine... Geriye kalan türkü de "iş güvenliği" zaten.
İşçi açısından durum, eleman alımında değişen ve gelişen kriterlere uyum güçlüğünün giderilmesi...
İnsan kaynakları politikası olan modern şirketlerimiz açısından durum; yenilerden önce mevcudun niteliğini yükseltme önceliğinde...
Hal böyle iken; esnaftan, sanayiciye, KOBİ'den büyüklere, Batı'dan Doğu'dakilere dek düşünülen tedbir ve teşviklerde bence "istihdam artırma şartını" temel performans kriteri haline getirmek gerekiyor.
Ancak bu durumda işsizlik rakamlarındaki gerileme, mevsim avantajının ötesine taşıp, kalıcı olabilir.