Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NURULLAH GÜR

Fed Hesabı Açtı

Fed’in faiz indirimi gelişen piyasaları rahatlatacak. Fed’den gelen sinyaller bu yıl 50, 2025’te ise 100 baz puan daha faizin indirileceği yönünde. Merkez Bankası da kasım ayında faiz indirebilir

ABD Merkez Bankası (Fed), faiz indirimlerine başladı. İlk faiz indiriminin beklenenden geç geldiğini söyleyebiliriz. Bu yılın başındaki öngörüler, faiz indirimlerinin haziran ayı gibi başlayacağı yönündeydi. Ama ekonomik göstergeler buna izin vermedi. Fed de bu süreçte piyasa beklentilerini iyi yönetemedi. Faiz indirim kararında da bir benzeri oldu. Bundan 10 gün öncesine kadar neredeyse kimse Fed'in faiz indirimlerine 50 baz puan ile başlayacağına ihtimal vermiyordu. Piyasadaki genel beklenti 25 baz puandı. Kararının açıklanmasına birkaç gün kala 50 baz puan piyasalarda daha fazla konuşulur hale geldi. Faiz indirimi de 50 baz puan olarak gerçekleşti.

Bu kez piyasalar, Fed'in neden başlangıçtaki beklentilere kıyasla daha yüksek oranda faiz indirimine gittiğini sorgulamaya başladı. 'Acaba Amerikan ekonomisi mevcut verilerin gösterdiğinden daha mı kötü durumda ki, faiz indirimi bu kadar yüksek oldu?' diye düşünenler oldu. ABD başkan adayı Trump, bu faiz kararının seçim öncesinde Demokratlara fayda sağlayacağı gerekçesiyle Fed'in siyasi bir hamle yapmış olabileceğini bile ima etti.

Fed Başkanı Powell ise Amerikan ekonomisinin iyi durumda olduğunu, ama artık istihdama daha fazla destek olmanın zamanı geldiği mealinde bir açıklama yaptı. Fed bir nevi dezenflasyon sürecinin yumuşak inişle tamamlanmasını garantiye almaya çalışıyor da diyebiliriz. Fed kurmaylarından gelen sinyaller, faizlerin bu yıl 50 baz, 2025'te ise 100 baz puan daha indirileceği yönünde. Fed'in 2024'e dair iletişim karnesi çok iyi olmadığından dolayı önümüzde yıla yönelik çizilen yol planının ne kadar inandırıcı olduğu şüpheli. Ama Fed'ten gelen faiz indiriminin gelişen piyasaları rahatlatacağını söyleyebiliriz.

İçeride de Faiz İndirimi Yaklaşıyor

Bu hafta Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) için de karar haftasıydı. TCMB, politika faizini bir kez daha sabit bıraktı. Para Politikası Kurulu (PPK) üyeleri ihtiyatlı tutumlarını korusalar da karar metninde bazı küçük değişikliklere giderek metnin dilini yumuşattılar. Bu tercih, ilk faiz indirimi için zamanın yaklaştığına işaret ediyor. Metnin verdiği mesajlara bakıldığında faiz indirimi için ekim ayını beklemenin gerçekçi olmadığı görülüyor. Kasım daha makul bir tercih gibi duruyor.

TCMB'nin politika faizini yüzde 50'de tuttuğu son altı aylık dönemde piyasaların enflasyon beklentileri geriledi. Bundan altı ay önce piyasaların 2024 yıl sonu için enflasyon beklentisi yüzde 44,19'du. Şu an ise yüzde 43,14. Altı ay önce yüzde 36,7 olan 12 ay sonrası için enflasyon beklentisi yüzde 27,49'a indi. Yıllık enflasyon yaklaşık 24 puan düştü. Aylık bazda enflasyon ise mevsim itibariyle halen son 10 yıllık ortalamanın üzerinde olsa da geçen seneye kıyasla geriliyor. 2023'ün yaz aylarında ortalama yüzde 7,5 olan aylık enflasyon, bu yılın aynı döneminde yüzde 2,45'e oldu.

Beklenmedik bir gelişme yaşanmadığı takdirde, politika faizini iki-üç ay daha yüzde 50'de tutmak, reel faizin gereğinden fazla yüksek kalmasına neden olur. Bu durum yatırım, üretim ve istihdama zarar verebilir; TL'yi gereğinden fazla değerli tutarak ithalatı özendirebilir. Faiz indirimi için hem gerekçeler oluşuyor hem de alan açılıyor. Kaldı ki enflasyon beklentilerinin gerilediği durumda politika faizini bu eğilime uyumlu oranlarda aşağıya çekmek sıkı para politikasından kopuş anlamına gelmez.

Teknolojik Bağımlılığı Azaltmak

İsrail'in Hizbullah'a gerçekleştirdiği saldırılar tüm dünyayı şoke etti. Çağrı cihazlarının patlatılması, siber saldırı ihtimalini akıllara getirdi. Mevcut bilgiler, bunun doğrudan bir siber saldırı olmadığını, çağrı cihazlarına teslimatlar yapılmadan önce müdahale edildiğine işaret ediyor. Ama eskiden bilim-kurgu filmlerine konu olan böylesi siber saldırıların yakın gelecekte yaşanmaya başlaması çok da sürpriz olmayacak. Konunun ekonomiyle ne ilgisi var diye düşünebilirsiniz. Artık savaşların çok büyük kısmı cephede olmuyor. Ülkeler arasındaki mücadelenin en büyük belirleyicisi, teknoloji savaşlarıdır. Teknoloji savaşlarının ölçeği; çiplere, yazılımlara ve sosyal medya algoritmalarına kadar inmiş durumda. Yani işin içerisinde fazlasıyla ekonomi var.

Dünya üzerinde ekonomik büyüklüğüne kıyasla Ar-Ge yatırımlarına en fazla para harcayan ülkelerin başında İsrail geliyor. İsrail'in Ar-Ge yatırımlarının GSYH'ye oranı yüzde 5,56. Türkiye son 20 yılda teknolojik ilerleme noktasında kayda değer gelişmeler kaydetti. Bu ilerlemenin bir kısmı bilim ve teknolojiye verdiğimiz desteklerle ilintili. GSYH'ye oranla Ar-Ge'ye harcadığımız para son yaklaşık üç katına çıktı. Bu, takdir edilmesi gereken bir destek. Ama yeterli değil. Ar-Ge harcamalarının GSYH'ye oranı ancak yüzde 1,5 seviyesine yaklaşabildi. İthal teknolojiye bağımlılığın vatandaşlarımız ve şirketlerimiz üzerindeki olası risklerine karşı kendimizi korumak, bilim ve teknolojiyi dünya barışına hizmet etmek için kullanmak ve orta-gelir tuzağından kurtulmak için daha fazla Ar-Ge yapmalıyız. Gençlere, girişimcilere ve bilim insanlarına daha fazla hayal kurabilecekleri ve bunları gerçeğe dönüştürebilmeye fırsat bulabilecekleri bir yenilik ekosistemi sunmalıyız.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA