Merkez Bankası, enflasyonu kontrol altına almak için gereken parasal sıkılık düzeyine yaklaşıldığını düşünüyor. Para Politikası Kurulu karar metninde bundan sonra para politikasındaki sıkılaşma adımlarının yavaşlayacağı ve hatta kısa sürede tamamlanacağı açık bir biçimde ifade edilmiş. Metindeki dil, sıkı para politikasının talebi soğutucu yöndeki ilk etkilerinin Merkez Bankası yetkilileri tarafından gözlemlendiğini ortaya koyuyor.
Son kararın ardından piyasa beklentileri değişti. Merkez Bankası, önümüzdeki ay bir faiz artışına daha gittikten sonra politika faizini sabit tutmaya başlayabilir. Piyasalardaki genel kanı, politika faizinin yüzde 42.5 gibi bir seviyede zirveyi göreceği yönünde. Büyük ihtimalle 2024'te uzunca bir süre bu oran korunabilir.
Merkez Bankası'nın 2024'te aşağı veya yukarı yönlü bir sürpriz yapıp yapmayacağını zaman gösterecek. Enflasyondaki gerilemenin beklenenden önce ve hızlı gerçekleşmesi durumunda, para politikası daha erken gevşetilmeye başlanabilir. Enflasyonu tetikleyici yönde içeriden veya dışarıdan bir şok gelmesi durumunda ise ana planda olmayan ilave sıkılaştırıcı bir hamle de gelebilir. 2024'ün ilk altı ayında para politikasının izleyeceği seyir netlik kazandı gibi. İkinci yarıda ne yaşanabileceğini öngörmek ise şu an için güç. Önce enflasyonun nerede zirve yapacağını görmek lazım.
Üç İlave Adım
Perşembe günü PPK kararının yanı sıra üç tane daha kritik karar açıklandı:
Bu üç karardan şunları anlıyoruz: Merkez Bankası, faiz oranlarındaki artışın ihracatı ve uzun vadeli stratejik ve teknolojik yatırımları olumsuz etkilemesini istemiyor. İç talebin daralacağı bir ortamda büyüme ve istihdam üzerindeki negatif etkileri sınırlandırmak için ihracat ve yatırıma ihtiyaç var. İşletme sermayesi veya iç piyasaya yönelik düşük hacimli yatırımlar için kredi çekmeyi planlayan şirketlerin piyasada karşılaşacağı faiz oranları yükselmeye devam edecek. Ama, artan finansman maliyeti, seçici kredi politikası sayesinde ihracatçılara ve uzun vadeli büyük yatırım yapacaklara daha az hissettirilmeye çalışılıyor.
Merkez Bankası, politika faizindeki artışın tüketici kredilerini kontrol altına almasını beklerken, vatandaşları dört bir yandan baskı altına almak da istemiyor. Kredi kartlarına yönelik düzenleme, tüketim harcamalarını yönetebilmeleri için vatandaşlara belli bir hareket alanı bırakılmaya çalışıldığını gösteriyor.
Hazirandan bu yana para politikasında ciddi bir sıkılaşmaya gidildi. Ekonomimin daha sağlıklı hale gelmesi için atılan sıkılaşma adımlarının, iktisadi faaliyetin soluğunu kesmemesi için bu tip ince ayarlara ihtiyaç var.
Rezervler Güçleniyor
Seçim belirsizliğinin sona ermesi, ekonomi politikalarının daha öngörülebilir hale gelmesi ve ülke risk priminin düşmesinin, rezervler üzerindeki olumlu etkileri net olarak görülüyor. Haziranın başından bu yana Merkez Bankası brüt rezervleri 34 milyar dolar artış kaydederek 134.5 milyar dolara yükseldi. Brüt rezervlerde Eylül 2014'ten bu yana görülen en yüksek seviyedeyiz. Döviz kuru oynaklığını azaltmaktan kısa vadeli dış borç ödemelerini yönetmeye kadar, finansal istikrarın birçok alt bileşeni için rezervlerin güçlü olması son derece önemlidir. Rezervleri güçlendirmenin yolu ihracat ve turizm gelirlerini arttırmaktan, uzun vadeli yabancı yatırım çekmekten ve TL'yi vatandaşlar için cazip bir yatırım aracı kılmaktan geçiyor. Gelişmiş ülkelerde faiz oranların düşüşe geçmesinin beklendiği 2024 yılı, Türkiye gibi gelişen ülkelerin rezerv biriktirmeleri için uygun bir ortam sunabilir.