Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NURULLAH GÜR

Döviz cephesi ve KKM’ye ince ayar

Ekonomi yönetimi KKM’ye ince bir ayar yaptı. Normal vadeli mevduat ile KKM faizi arasındaki makas kapanacak. Bu sayede seçim öncesinde döviz kurlarında yaşanabilecek olası bir artışın önüne geçilmesi hedefleniyor

Dolar/TL kuru yaklaşık altı ay 18.5-18.8 bandında gezindi. Kurdaki bu stabil seyir, enflasyon açısından Türkiye ekonomisinin işine geldi. Bu sayede aralık ve ocak aylarında enflasyonda beklenen baz etkisi devreye girdi. Enflasyon yüzde 84.4'ten yüzde 55.2'ye geriledi. Enflasyonun yüksek seyrettiği bir dönemde nominal kurun kıpırdamaması, kaçınılmaz olarak TL'nin reel bazda değer kazanmasına neden oldu. Aralık 2021'de 47.7 değeri ile dibi gören reel efektif döviz kuru, Şubat 2023'te 58.7'ye yükseldi. TL'deki reel değer kazancı ithal ürünleri görece ucuzlatırken, Türk ihracatçıların ürünleri ise rakiplerine kıyasla pahalılaştı.
İhracatçılar bir süredir bu durumdan şikayet ediyorlar. Son aylarda dış ticaret ve cari açıktaki hissedilir artışın altında yatan sebeplerden biri de zaten kurdaki bu gelişmelerdi. Aynı anda yüksek enflasyon ve cari açık yaşandığı bir durumda döviz kurunun size istediğiniz dengeyi sağlaması çok da mümkün olmuyor. Sonuç olarak bir taraftan kazançlı çıkarken, diğer taraftan kaybediyorsunuz.




RİSK KONTROL

Mart ayının başından bu yana dolar/TL kurunda hareketlik hafif bir artış kaydetti. Kur 18.79 seviyesinden 19.18'e doğru yükseldi. Bu, olağan dışı bir durum değil. Finansal sisteme yönelik düzenlemelerin dozunu artırarak döviz talebini frenlemeye çalışsanız da enflasyon bir yerde kurdaki artışı kaçınılmaz kılıyor. Ayrıca gelişen ülkelere fon akışının cılız kaldığı bir konjonktürdeyiz. Döviz arzı sınırlıyken dövize olan talepte ise kıpırdanma var. Seçim atmosferine girilmiş olması bunda bir etken.
Ekonomi yönetimi mevcut koşulların döviz cephesinde olağandışı bir hareketlenme riskine karşı KKM'ye ince bir ayar yaptı. Döviz dönüşümlü KKM'den sonra TL'den dönüşümlü KKM hesapları için de faiz sınırı kaldırıldı. Böylece bankalar, KKM müşterileri için faizi piyasa koşullarına göre belirleyebilecekler. Normal vadeli mevduat faizi ile KKM faizi arasındaki makas kapanmış olacak. Bu sayede KKM'nin cazibesi korunarak seçim öncesinde döviz kurlarında yaşanabilecek olası bir artışın önüne geçilmesi hedefleniyor.




KÜRESEL BÜYÜME KAN KAYBEDİYOR
Küresel büyüme eskisi kadar tat vermiyor. Dünya Bankası'nın "Düşen Uzun Vadeli Büyüme Beklentileri" başlıklı son çalışması, küresel ekonomideki bu tıkanıklığı detaylarıyla ele almış. Küresel ekonomide geçtiğimiz 10 yıllık süreçte hem gerçekleşen büyümede hem de potansiyel büyümede kayda değer bir gerileme yaşandı. Bu performans kaybına neden olan faktörler şunlar:

Yaşlanan nüfus ile birlikte işgücündeki artış hızı geriliyor
Eğitime ayrılan kaynakların yetersizliği ve eğitimdeki fırsat eşitsizliklerinden dolayı beşerî sermayenin gelişimi yavaşlıyor
Belirsizlikler yatırım iştahını kaçırıyor
Yeni nesil teknolojiler toplam faktör verimliliğini beklenen ölçüde artıramıyor
Korumacı politikalar küresel ticareti dizginliyor.

Bir araya gelen tüm bu gelişmeler, küresel ekonomiyi vuruyor. Küresel potansiyel büyüme 2000-2010 döneminde yılda ortalama yüzde 3.5 iken 2011-2021 döneminde yılda yüzde 2.6'ya düşmüş. Gelecek 10 yıllık sürece dair projeksiyon da çok iç açıcı değil. Dünya Bankası ekonomistlerinin yaptığı tahminler, küresel potansiyel büyümenin 2011- 2021 döneminde yılda 0.4 puan daha yavaşlayarak 2022-2030 döneminde yılda ortalama yüzde 2.2'ye, yani 2000 yılından bu yana en düşük hıza gerileyebileceğine işaret ediyor. Küresel büyümeyi desteklemek için yapılması gerekenler listesi uzun: Çevre dostu yeşil yatırımlara ağırlık vermek; işgücüne katılımı teşvik etmek; nüfustaki yaşlanmayı kontrol altında tutmak; şirketlerin cebini dolduran değil, büyümenin yelkenlilerini şişirecek verimli teknolojilerin gelişiminin önünü açmak; küresel ticaret kurullarını daha güncel, kapsayıcı ve adil hale getirmek... Asıl endişe verici olan şey, listenin uzun olması değil. Ülkelerin küresel koordinasyondan uzaklaşmaları ve politika yapıcıların gittikçe daha kısa vadeli bir perspektifle hareket etmeleri büyümenin geleceğine yönelik endişeleri artırıyor. Eğer gerekenler yapılmazsa, Dünya Bankası'nın uyardığı gibi, 2020'ler kayıp bir 10 yılık dönem olabilir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA