Üçüncü çeyrek büyüme rakamlarını farklı açılardan yorumlamak lazım. İlk olarak, Türkiye ekonomisinin performansını bir yıl öncesiyle kıyaslayalım. Bu yılın üçüncü çeyreğinde 2021'in aynı dönemine kıyasla yüzde 3.9 oranında büyüdük. Yıllık bazda büyümede bir ivme kaybı var. Yılın ilk yarısında yüzde 7.6 büyümüştük. Vites küçültmeye rağmen, büyümemiz halen dünya ortalamasının üzerinde. G20 içerisinde en hızlı büyüyen ilk beş ülkeden biriyiz. Resesyon riskinin küresel ekonomiyi sıkıştırdığı bir dönemde bu performansı tutturabilmek kıymetli. Hanehalkı tüketim harcamalarının bir kez daha büyümenin motoru olduğunu görüyoruz. Kamunun tüketim harcamaları da büyümeye kayda değer bir katkı sağladı. Kamu, 2018'den bu yana büyümede bu denli destekleyici bir rol oynamamıştı. Net ihracatın büyümeye katkısında ivme kaybı yaşansa da etki halen pozitif. Yatırımlar, yılın ilk yarısının aksine, bu sefer büyümeyi aşağıya çekti. Makine-teçhizat yatırımları artıda. Ama inşaat yatırımlarında çok keskin bir daralma yaşanmış. Stoklardaki azalış, bu çeyrekte de büyümeden yemeye devam etti.
ÇEYREKTEN ÇEYREĞE
Rakamları bir de önceki çeyreğe kıyasla değerlendirelim. Çeyrekten çeyreğe büyüme rakamı Türkiye ekonomisinin dönemsel olarak hafif bir yavaşlama yaşadığına işaret ediyor. GSYH, temmuz-eylül aylarına tekabül eden üçüncü çeyrekte nisan-haziran dönemine kıyasla yüzde 0.1 oranında gerilemiş. Üçüncü çeyrekte en büyük ticaret partnerimiz Avrupa'nın enerji darboğazıyla mücadele ettiğini, Çin'de koronavirüsün yeni kapanma dalgalarına neden olduğunu, faiz oranlarındaki küresel yükselişin yatırım iştahını azalttığını unutmayalım. Bu küresel konjonktür, ihracattaki büyümeyi dizginledi. İçeride ise artan üretim maliyetleri ve sıkılaşan makroihtiyati tedbirler başta inşaat olmak üzere belli sektörlerde yatırımları olumsuz etkiledi. Bu gelişmeler, çeyreklik bazda büyümeyi negatif bölgeye itti.
YILSONU KAPANIŞI
Son çeyrekte büyümenin bir kademe daha vites küçültmesi bekleniyor. İthalattaki artış hızı, son aylarda ihracatın oldukça üzerine çıktı. Net ihracatın büyümeye etkisi iki yıl aranın arından tekrar negatife dönmek üzere. Yatırım harcamaları üçüncü çeyreğe benzer bir seyir izleyecektir. Yani yatırımlardan katkı almamız zor. Seçimler yaklaştıkça kamunun ekonomiye desteği artar. Aşağı yukarı tüm demokrasi türlerinde bu böyledir. Dolayısıyla, kamunun büyüme üzerindeki pozitif etkisinin dördüncü çeyrek ve gelecek yılın ilk yarısında da sürmesi sürpriz olmayacaktır. Hanehalkı tüketim harcamaları, enflasyonun neden olduğu satın alma gücündeki daralmayla birlikte bir miktar yavaşlayabilir. Haneler yine de büyümenin itici gücü olmayı sürdürecektir. Yılın son ayındayız. Dördüncü çeyreğin ilk iki ayına ait öncü göstergeler açıklanmaya başladı. Bu veriler dördüncü çeyrekte büyümenin yüzde 2.5-3 civarına doğru gittiğine işaret ediyor. Bu hızda ilerlendiği takdirde, 2022'yi yüzde 5-5.5 bandında bir büyümeyle kapatabiliriz.
KÜRESEL BORÇTA GERİLEME
Küresel ölçekte faizler artıyor, toplam borç stoku ise geriliyor. Uluslararası Finans Enstitüsü'nün açıkladığı verilere göre, toplam küresel borç 2022'nin üçüncü çeyreğinde yılbaşına kıyasla 15 trilyon dolarlık düşüşle 290 trilyon dolara geriledi. Borç stokundaki gerilemenin en önemli sebeplerinden biri faizlerin artıyor olması. Salgının başındaki seviyelere kıyasla küresel faiz oranlarında 2.5 katı bulan artışlar var. Yükselen faiz oranları haneleri, şirketleri ve kamuyu yeni borçların altına girmekten caydırıyor. Enflasyonist ortam, kâr marjları yüksek olan sektörlerde nakit akışını besliyor. Bu da bazı şirketlerin borçlanma gereksinimi azaltıyor. Yüksek enflasyon kamunun vergi gelirlerinde de nominal artışa neden oluyor. Artan vergi gelirleriyle rahatlayan bütçe sayesinde kamunun borç çevirme oranlarını düşürüyor. Yeni borçlanmanın yavaşladığı ortamda eski borçlar bir taraftan ödendikçe haliyle borç stoku azalıyor. Düşüşe rağmen, toplam borç küresel GSYH'nin yaklaşık 3.5 katı seviyesinde. Bu borç nasıl ödenir?