Türkiye ekonomisi kritik bir sürecin ortasındayken patlak veren Rusya-Ukrayna savaşı, yeni bir şok dalgası yarattı. Bazı hesaplar şaştı. Bu savaş, Türkiye ekonomisi için enflasyonda 8-10 puanlık artışa, cari açık tahmininde ise 20-25 milyar dolarlık bir sapmaya neden olacak gibi gözüküyor. Büyüme tarafında ise resim henüz çok net değil. Uluslararası kurumlar, savaşın negatif etkilerinden dolayı küresel büyüme tahminlerini aşağıya doğru revize ediyor. Türkiye'ye yönelik de revizyonlar var. IMF, Türkiye ekonomisi için büyüme tahmini yüzde 3.3'ten yüzde 2.7'ye çekti.
Savaşın etkisiyle bazı öncü göstergeler hız kaybediyor. Ancak, şu ana kadar rakamlarda görülen etki sınırlı. Halen birçok gösterge pozitif tarafta kalmaya devam ediyor. Türkiye ekonomisinin mevcut sıkıntısı büyüme tarafında değil. 2022 yılını IMF tahminlerinin ötesinde (yüzde 4 civarında) bir büyüme rakamıyla kapatabiliriz.
ENFLASYON ATALETİNİ KIRMAK
Politika yapıcıların asıl odaklanması gereken alan enflasyon. Onlar da bunun farkındalar. Enflasyonu daha çok maliye politikalarıyla düşürmeye çalışıyoruz. Kamunun yönettiği/yönlendirdiği mal ve hizmet kalemlerinin fiyatlarını düşürücü yöndeki destekler olmasa, enflasyon mevcut seviyesinin yaklaşık 3 puan daha üzerinde olurdu. Ama maliye politikasının enflasyonu düşürücü etkisinin de artık sınırına yaklaşıyoruz.
Enflasyonu tetikleyen unsurlar arasında bir ayrıştırma yapıldığında enflasyonun yüzde 60'ından fazlasının beklentiler kanalındaki bozulma/enflasyon ataleti ve kur şokundan kaynaklı olduğunu görülüyor.
Enflasyon ataletini kırabilmek için Merkez Bankası'na önemli roller düşüyor. Merkez Bankası'nın para politikasını pozitif reel faiz bölgesine çekmesi bu saatten sonra artık çok mümkün ve sağlıklı değil. Bir tercihte bulunuldu ve gemi o limandan kalktı. Enflasyon bu kadar yükselmişken o limana dönmeye çalışmak çok rasyonel olmaz. Faizi bir anda 50 puan artırmak ekonomiyi kitler. Bu, adeta ekonomik bir intihar olur.
İLETİŞİM STRATEJİSİNİN ÖNEMİ BÜYÜK
Merkez Bankası'nın iletişim politikalarını etkin biçimde kullanarak enflasyon beklentilerini yönetmeye odaklanması lazım. İletişim stratejisinde sadece finansal piyasalar değil, reel sektör ve haneler de doğrudan muhatap alınmalı. Merkez Bankası'nın daha inandırıcı yeni hedefler belirleyerek enflasyon hedeflemesinde revizyona gitmesi planlanabilir. Hatta bu revizyon yapılırken, sadece manşet enflasyona değil, dar gelirlilerin tüketim sepetini daha iyi yansıtan ölçütler baz alınarak ikincil hedefler takip edilebilir. Tıpkı Fed'in istihdam alanında yaptığı gibi. Fed son yıllarda emek piyasasında tam istihdamı hedeflerken sadece ortalama Amerikalıyı temsil eden işsizlik rakamlarına bakmıyor, toplumda eşit fırsatlar yakalamakta zorluk çeken Hispanik kökenli ve siyahi Amerikalıların istihdam gelişmelerini ayrıca takip ediyor.
Benzer bir yöntem bizde enflasyon için uygulanabilir. Burada TÜİK de bazı faydalı dokunuşlara imza atabilir. TÜİK'e yönelik eleştirilerde aşırıya kaçılıyor, kuruma büyük ölçüde haksızlık yapılıyor. Dünyanın her yerinde manşet enflasyonla hissedilen enflasyon arasında ciddi farklar vardır. ABD'de enflasyonun yüzde 8.5 olduğuna inanıp da Türkiye'de yüzde 61 olduğuna inanmamak çok makul değil. ABD'de enflasyonun yüzde 1.5-2 gibi düşük olduğu dönemlerde dahi çeşitli hesaplamalara (Chapwood Index gibi) göre hissedilen enflasyonun yüzde 10'un üzerinde olduğunu unutmayalım. Enflasyon en nihayetinde ortalama bir hanenin tüketim sepetine göre hesaplanan bir değişkendir. Enflasyonun amacının ve hesaplanma yönteminin tüm dünyada ekonomilerin değişen koşullarına ne kadar cevap verebildiğine dair felsefi bir tartışma yapabiliriz. Yapılması da gerekir. Ancak, bu tartışma, şu anda mevcut amaç ve yöntemin ortalama bir haneyi baz aldığı gerçeğini değiştirmez. Tüm dünyada bu böyle. Peki, burada ne yapılabilir? TÜİK, enflasyon rakamlarının vatandaşların gözündeki itibarını arttırmak için farklı gelir gruplarının tüketim ağırlıklarını yansıtacak şekilde gelir grupları bazlı enflasyon rakamlarını belli periyotlarda (örneğin yılda iki kez) yayınlayabilir. TÜİK, geniş tanımlı işsizlik oranlarını açıklamaya başlayarak aslında benzer bir iradeyi ortaya koymuştu. Bu noktada iyi de bir iş çıkardı. Benzer bir yaklaşımı enflasyon için de takip edebilir. TÜİK ayrıca enflasyonun nasıl hesaplandığına, fiyatların hangi yöntemlerle toplandığına, fiyat-miktar-kalite ayarlamalarının nasıl yapıldığına ve güncel bilişim teknolojilerinin enflasyon hesaplılarına nasıl adapte edildiğine dair bilgilendirici mesajları ve videoları farklı iletişim mecraları aracılığıyla kamuoyu ile paylaşabilir. Mevcut koşullar ve kısıtlar dikkate alındığında, enflasyon ataletini kırmanın en etkin yolu, sanki iletişim politikaları ve yöntemlerinden geçiyor.