2023 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi açıklandı. Temel hedeflerin yanı sıra yerli ve milli üretimin hangi kanallardan destekleneceğine ve hangi teknolojilere odaklanılacağına dair yol haritası ortaya çıktı.
Bu aşamadan sonra mikro ölçekte politikaların şekillenmesi süreci ön planda olacak. Buna dair ilk hamle, makine sanayiine dair öncelikli ürün listesi tebliğinin yayınlanmasıyla geldi. Bu listelerle birlikte katma değerli yerli üretimi arttırmaya yönelik olarak seçilen orta-yüksek ve yüksek teknoloji seviyesindeki odak sektörlerde hangi ürünlerin teşvik edileceği belirlenecek. Kamu kaynakları öncelikli olarak bu sektörlere ve ürünlere yönlendirilecek.
11. Kalkınma Planı'nda da yer alan odak sektörlerin her biri için ayrı ayrı kısa, orta ve uzun vadeli sayısal hedefler belirlemeliyiz. Sektörlerin hedeflere yönelik performansını yakından izlemeli; büyük veri ve yapay zekanın yardımıyla yapılacak etki analizleriyle politikaların başarısını kontrol etmeliyiz.
Geçmişte sanayi politikalarını genel olarak makro ölçekte belirlerdik. Bütün sektörlere, şirketlere ve ürün gruplarına teşvik vermeye çalışırdık. Seçici davranmadığımızdan dolayı da teşvik politikalarından istenilen verim alınamazdı. Özellikle son iki yıldır ise sanayi politikalarını daha mikro ölçekli akıllı dokunuşlarla şekillendirmeye çalışıyoruz.
Yakın takiptekiler desteklenmeli
Şikago Üniversitesi'nden Ufuk Akçiğit ve bir grup TCMB ekonomisti tarafından yapılan bir araştırmanın sonuçları, teşviklerde sadece sektör bazında değil şirketler bazında da seçici olunması gerektiğini gözler öne seriyor. Çalışmanın sonuçlarına göre, 2012'den sonra imalat sanayiinde:
Rekabet azalıyor, piyasa yoğunlaşması artıyor.
Piyasaya yeni şirket girişleri azalırken piyasadan çıkışlar artıyor.
Büyük şirketlerin kârlılık seviyesi artarken üretkenlikleri geriliyor.
Genç işletmelerin ekonomik aktivitesi düşüyor.
Emeğin imalat sanayinden aldığı pay azalıyor.
Bütün bu gelişmeler, 2012 sonrasında piyasa dinamizminin azaldığına işaret ediyor. Rekabet tehdidinin azaldığı ortamda büyük şirketler kârlılıklarını arttırırken verimlilik açısından tembelleşiyorlar. Bu durum sadece bize has değil; ABD ve Avrupa'da da benzer trendler var.
Sektör liderlerini yakın bir mesafeden takip eden şirketlerin finansman maliyetlerini azaltmaya yönelik politikalara yönelmeliyiz. Sektörlerinde liderliği zorlama ve küresel piyasalara daha fazla entegre olma açılarından gelecek vaat eden bu şirketleri tespit edip onları destekleyerek yüksek üretkenlik artışı ve ekonomik büyümeyi yakalayabiliriz.
2012 sonrası yaşadığımız terör olayları, darbe girişimi ve iç/dış kaynaklı çeşitli risklerden dolayı enerjimizi yeteri kadar imalat sanayi ve özel sektöre yönelik reformlara yönlendirememiştik. Şimdi Yeni Ekonomi Programı ve 11. Kalkınma Planı ile birlikte sanayii ve teknoloji politikalarından iş ortamının iyileştirilmesine kadar birçok kritik alanla ilgili reformlara yönelik yeni bir heyecan var. Reformları sürdürdükçe piyasa dinamizmini arttırmamız çok da zor olmayacaktır. Aynı şeyi nüfusu yaşlanan ve siyaset mekanizması ekonomik sorunlara çözüm üretemez hale gelen Avrupa için söylemek zor.