Bu hafta ekonomide yılın ilk yarısına dair veri akışı tamamlandı. Ekonomi, 2019'un ikinci çeyreğinde geçtiğimiz yıla göre yüzde 1.5 daraldı. Bir önceki çeyreğe göre ise GSYH'de yüzde 1.2'lik artış var. Türkiye ekonomisi, yılın ilk yarısında daralsa da yaşanan onca hadiseye rağmen ayakta kalmayı başardı. Ne ekonomi, uluslararası kuruluşların karamsar tahminleri kadar sert küçüldü, ne de bazıları tarafından temenni edildiği gibi Türkiye IMF'in kapısını çalmak zorunda kaldı. Ekonomik dengelenme sürecindeki mücadele henüz bitmedi. Daha yapılacak çok iş var; ancak bir taraftan da kara bulutları dağıtarak yılın geri kalanına daha pozitif bakmalıyız.

BÜYÜME DAHA İYİ GELECEK
Ekonomik büyüme rakamlarının yılın ikinci yarısında ilk altı aya göre daha yüksek gelmesi bekleniyor. Özellikle dördüncü çeyrek, daha hissedilir oranda bir büyüme açısından umut vaat ediyor. Mevcut koşullarda çok sert bir kırılma yaşanmazsa ikinci yarıda gelecek büyüme rakamları ile birlikte 2019'u pozitife yakın bir noktada kapatma ihtimali halen var.
Geçen sene düşük seyreden üçüncü ve dördüncü çeyrek verilerinden dolayı baz etkisi, büyümeyi belli ölçüde yukarı itecektir. Küresel resesyon endişelerinden dolayı ihracattaki artış yavaşlama emareleri taşısa da ihracatın büyümeye katkısı yılın ikinci yarısında da devam etmesi bekleniyor.

YATIRIMLAR CANLANIR
Enflasyonla birlikte düşüşe geçen faiz oranları, sonbaharda özel yatırım harcamalarında kıpırdanma yaşanmasını sağlayacaktır. Tüketici güvenindeki yükseliş de son üç çeyrektir negatif gelen tüketici harcamalarını pozitife döndürebilir. Seçim atmosferi geride kaldı. Piyasalar S-400 ve Suriye meseleleriyle ilgili riskleri daha makul ölçüde fiyatlamaya başladı. Bu atmosferde tüketim ve yatırım harcamaları önümüzdeki aylarda yılın ilk yarısına göre biraz daha canlı seyredecektir.