Dün, AK Parti'nin iktidara gelişinin seneyi devriyesiydi. 3 Kasım 2002'de iktidara geldiğinde AK Parti'nin en önemli ajandası, Türkiye'nin birikmiş sorunlarına acil çözüm üretmekti.
AK Parti iktidara geldiği günden bu yana Türkiye'nin çok uzun yıllara sari sorunlarının bir çoğunu çözdü. Burada listelemeye gerek yok.
Erdoğan liderliğinde AK Parti, direnç siyasetlerini mücadele ve çözüm siyaseti ile etkisizleştirirken, kriz çözme becerisini de geliştirdi. Sorunları çözerken ortaya çıkacak siyasi maliyetleri, seçmenle geliştirdiği güven ve sahicilik ilişkisi ile aştı. Siyasal öğrenme ve biriktirdiği tecrübe ile kimsenin cesaret edemediği konularda çözüm paradigması geliştirdi.
AK Parti Türkiye'nin sorunlarına çözüm siyasetiyle bir vizyon ortaya koyarken, muhalefet partileri ve odakları tüm bu süreçlerde, genelleştirilebilecek iki farklı yaklaşım ortaya koydu.
İlki, "AK Parti ve Erdoğan bu süreçlerden de güçlü çıkarsa" endişesiyle hareket etti. Alternatif politika ya da çözüm önerileri ortaya koymak yerine direnç siyasetine başvurdu. Sorunların muhatabı olan çevreleri negatif siyasetle harekete geçirmeye çalışarak bozucu hamleleri devreye soktu.
İkincisi, İktidarın ortaya koyduğu çözüm siyasetleri karşısında, kendi partisi içinde farklı düşünen hizipleri baskılamaya çalıştı. Ayrıca, somut bir öneri ortaya koyarak sorumluluk almak istemedi.
Bugün gelinen süreçte, AK Parti ve Cumhur İttifakı, terörsüz Türkiye hedefiyle yeni bir siyasi yaklaşımı ortaya koydu. MHP lideri Devlet Bahçeli, siyasi risk alarak terörün bitirilmesi için sorunun taraflarına çağrı yaptı.
Cumhur İttifakı liderlerinin terör sorununun çözülmesi için attıkları bu adımlara karşı muhalefet partileri ve odakları, kendi çözüm politikalarını ortaya koymak yerine yine eski alışkanlıklarını tekrar ediyorlar. Sorumluluktan kaçarak, süreci eleştiri ile geçiştirme derdindeler.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, yeni siyasi yaklaşıma ilk başta destek veren açıklamalar yapsa da partisi içindeki iktidar mücadelesini yönetemeyeceği endişesiyle gelgit yaşıyor.
Bir önceki CHP Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin sorunları ile ilgili sürekli aynı cümleyi tekrar ederdi: "Arkadaşlarımız çalışıyor, bittiğinde kamuoyu ile paylaşacağız." Bugünden geriye bakıldığında çalışmaların hiçbiri kamuoyuna açıklanmadı. Örneğin, CHP'nin "Kürt sorunu" olarak adlandırmaya devam ettiği mesele ile ilgili çözüm önerisinin ne olduğu hala bilinmiyor.
Özgür Özel'in önünde yeni bir fırsat vardı. Partisinin geçmişte yaptığı siyaset tarzını değiştirerek, sorunların çözümüne yönelik alternatif politika geliştirmek. Kılıçdaroğlu'nun yapmadığını yapmak. Ancak, parti içindeki gelişmelere bakıldığında, istese bile bunları yapamayacak.
Toplum, muhalefetle iktidarı karşılaştırdığında mevcut tablo şu şekilde: AK Parti 22 yıldır iktidar olmasına ve son seçimlerde oy kaybetmesine rağmen, yerel, bölgesel ve küresel siyasette sorunlara çözüm kapasitesi ve iradesi oluşturabiliyor. CHP ise, yerel seçimlerden güçlü çıkmasına rağmen, 2023 seçimleri öncesi hizipleşme ve adaylık mücadelesine hızla geri döndü.
Seçmen, çözüm kapasitesi geliştirme konusunda muhalefet ve iktidarı yeniden karşılaştırıyor. Sorunları çözebilecek adresin Erdoğan ve AK Parti olduğu yeniden pekişmeye başladı.