Türkiye'de son iki anayasamızı darbeciler ve destekçileri yaptı. Siviller yeni bir anayasa yapımını başaramadı. Ancak var olanı değiştirebildiler.
Değişiklikler de bir sorun çözme yöntemiydi. Hatta daha çok krizleri aşabilmenin bir yolu olarak anayasa değişiklikleri yapıldı. Yani konjonktür etkisi belirleyiciydi.
Uzun izaha gerek yok. Avrupa Birliği uyum süreci için ilk esaslı değişiklikler yapıldı. AK Parti döneminde müdahaleye karşı mücadele için, sivilleşme ve demokratikleşme için toplumsal bir talep oluşmuştu.
Siyaset öncülük etti. Dolayısıyla anayasa değişikliği için üç farklı referandumla toplum değişiklilere "evet" dedi. Değişiklikleri bir ihtiyaç olarak gördü.
Cumhurbaşkanlığı sistemine geçiş için yapılan anayasa değişiklikler bile bir kriz çözme yöntemiydi. Değişikliğe niçin ihtiyaç duyulduğuna toplum ikna edildi. Parlamenter sistemin krizine yönelik tartışma neredeyse kırk yıl sürmüştü. Toplumsal hafızada bir yeri vardı.
Anayasa değişikliklerinde "toplumsal talep" ve "siyasal ikna" için süreç yönetimi önemlidir. Toplumsal talep, ihtiyaçtan kaynaklanır. Geçmiş anayasa değişikliklerinin önemli bir kısmında toplum değişiklik ihtiyacının farkındaydı.
Siyasal ikna süreci ise, siyasetin toplumun önüne koyduğu bir perspektifle başlar. Bazen mevcut sorunlara zamanında çözüm üretilememesinin maliyetini ortaya koyabilirsiniz. Bazen de ülkenin gelecekte refah, güvenlik ve esenliği için şimdiden atılması gerekli adımları gösterirsiniz.
Yeni anayasa arayışı tartışmalarında iki odak var. İlki, mevcut anayasanın darbe ürünü olması. Doğrudur. Birçok değişikliğe rağmen bu anayasın hem lafzında hem de ruhunda darbecilerin izi vardır. İkincisi, yapılan değişikliklerle anayasanın bütünlüğünün bozulduğu argümanıdır. Gerçekten yeni anayasa yapımı için bu iki gerekçe yeterlidir.
Ancak yeni anayasa için toplumsal farkındalığın oluşturulmasında bu konular çok konuşulduğu için sıradanlaşmıştır. Gündemin bu iki başlık üzerinden sürdürülmesi toplumsal talebin oluşturulmasında yetersizdir.
Son üç anayasa değişikliği referandumunda toplumsal ihtiyaçla siyasetin önceliği kesişmişti. Dolayısıyla siyasal sistemi değiştiren anayasa değişikliğine bile toplum ikna edilebilmişti.
Toplumun yeni anayasaya iknası, bir süreçtir. Anayasa yapım süreçlerine yapısal olarak bugün başlansa en az bir buçuk sene sürer. Bunun için gündemin belirli somut başlıklar üzerinden yürütülmesi elzemdir.
Komisyon, çalışma grubu, talep toplayıcı mekanizmalar vs. oluşturularak bir başlangıç noktası oluşturulmalıdır.
Seçimler yaklaştığında, gündemde bozucu ve yıpratıcı girdiler çoğalır. Dolayısıyla zamanlama da önemlidir. Seçime üç buçuk sene var, zaman daralıyor.