Geçen hafta küresel piyasalarda iyimser bir bekleyiş havası hakimdi, gelişen borsalara para girişleri oldu. Borsa İstanbul bu olumlu havadan en çok yararlanan borsaların başında geldi, salı sabahından cuma akşamına kadar olan sürede yüzde 10'a varan bir yükseliş gerçekleşti.
Küresel piyasalarda son iki haftadır bahar havası sürerken olumsuz gelişmeler pek dikkate alınmıyor. Piyasalar ve dünya ekonomisi açısından en önemli risk Rusya'ya yaptırımların giderek artması, dünya ekonomisinin büyük bir durgunluğa girmesi riski devam ediyor.
Rusya'nın Kırım'ı ilhakından sonra ABD ve Avrupa'nın açıkladığı yaptırımlar hafif ve etkisiz kaldı. ABD Başkanı Barack Obama hafta içinde Avrupa'da yeni yaptırımlar için ikna görüşmeleri yaptı. Yaptırımların 30 kadar kişiyle kalmayıp bazı kritik sektörlere yayılması yönünde çalışma sürüyor. Bu konuda ikna olması gerekenlerin başında Almanya Başbakanı Angela Merkel geliyor, çünkü yaptırımlardan en büyük zararı Rusya'da iş yapan 6 bin 200 Alman şirketi, dolayısıyla Alman ekonomisi görecek.
Yeni yaptırım çıkmaması ise ABD ve AB için büyük bir siyasi hezimet olacak. Batılı siyasetçiler ve bürokratlar Ukrayna'daki ayaklanma hareketini doğrudan destekledi. Sonunda Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç Rusya'ya kaçmak zorunda kaldı ama Kırım'ın da Rusya'nın kontrolüne girmesi sonrasında geriye büyük bir dağınıklık kaldı. Üstelik federe bir yapıya gidilmesi yönündeki talebi dikkate alınmazsa, Rusya'nın etnik Rusların yaşadığı Doğu Ukrayna'yı da işgal etmesi ciddi bir olasılık olarak duruyor. ABD ve AB yenilmişlik duygusunu ancak daha ağır yaptırımlar uygulayarak üzerlerinden atabilir.
AVRUPA'DAN SÜRPRİZ GELEBİLİR
Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) bankalara yüzde 1 faizle 1 trilyon euro dağıtmasının üzerinden iki yıldan uzun süre geçti. ECB'nin bu operasyonu borç krizi nedeniyle iflasın eşiğinde olan İtalya ve İspanya'yı kurtardı. Ancak geçen sürede hedeflenenlerin tümüne ulaşılamadı.
Bankalar sermaye açıklarını kapatmak için kullandıkları bu imkanı yeni kredilere dönüştürmedi. Durumu iyi olan bankalar aldıkları desteği ilk fırsatta geri ödedi.
Euro Bölgesi'nde ekonomi ancak sıfırın biraz üzerinde büyürken enflasyon da benzer bir seyir izliyor ve giderek sıfıra doğru yaklaşıyor. Avrupa bu haliyle ciddi biçimde deflasyon işaretleri veriyor. ECB son birkaç toplantıda, bu risk açık biçimde gözükmesine karşın yeni hiçbir önlem açıklamadı. Bunun bir nedeni de yapılabileceklerin sınırlı olması.
Bankalar kredi olarak kullanmadıkları parayı ECB'de tutuyor. Bu nedenle bu paraya negatif faiz işletilmesi yani bankalardan yatırdıkları para için faiz alınması değerlendiriliyor ama bu ters sonuçlar verebilecek riskli bir uygulama, onun için tartışılsa da bu yönde bir karar çıkmıyor.
Almanya Anayasa Mahkemesi'nin dolaylı da olsa merkez bankasını tahvil satın almasına izin vermesinin ardından bu tarz bir parasal genişleme daha yüksek bir olasılık olarak duruyor.
Mahkemeden sonra Almanya Merkez Bankası da bu politikaya kapıyı aralamış durumda. ECB'nin ilk toplantısında tahvil alımı yoluyla parasal genişlemeye gidilmesi kararı çıkabilir. Büyük olasılıkla bu uygulama ABD'de olduğu kadar bir para basılmasının önünü açmayacaktır ancak küresel piyasalardaki bahar havasının sürmesinde rol oynayabilir.