Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) iç dinamikleri, DEM Parti ile ilişkileri, stratejik siyasal hesapları ve genel merkeze etki eden unsurları, yerel seçim rüzgârından kaynaklanan fırsatın hızla heba edildiğini gösteriyor.
Güncel analiz için...
Sıcak konu olması dolayısıyla... Öncelikle, Esenyurt Belediyesi'ne kayyum atanması üzerinden farklı CHP'li aktörlerin DEM Parti'ye dayalı planlarını iyi analiz etmek gerekiyor.
Sonrasında... CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in mecburi zikzaklarını, 2028 yılına endeksli muhtelif hazırlıkları, potansiyel adaylar arasındaki rekabeti ve bu denkleme katılan trollerin yıpratıcı operasyonlarını değerlendirmekte pek çok fayda bulunuyor.
Kabul edelim ki...
Yerel seçimler öncesinde CHP'nin Esenyurt adayını çekmesi, DEM'lenmiş bir ismi ileri sürmesi hem İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimine dönük bir hamle hem de 2028 yılına giderken şekillenecek yeni ittifak modelinin de pilot projesiydi. Bu taktik, kısa vadede sonuç verdi ve İstanbul'da Kürt kökenli seçmenlerin oylarını manipüle etmeye yaradı. DEM Parti açısından da İstanbul'un periferisine yerleşme ve bir yerel yönetim ölçeğinden hareketle Doğu ve Güneydoğu'daki kurguyu en büyük Kürt kentine taşıma iddiasına zemin hazırladı. Nitekim etnik temelli Kürt siyasetinin PKK terör örgütüyle iç içe geçen bağları, hedeflenmiş illerde özel bir amaca hizmet ediyor. Örgüt İstanbul, Ankara, İzmir, Aydın, Manisa, Kocaeli, Antalya, Mersin, Muğla gibi illerde taban tutmaya çabalıyor. Gerek Esenyurt'taki görevden el çektirme kararı gerekse MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin silahlı terörü ortadan kaldırmaya dönük cesur çağrısının epeyce hesabı bozduğuna kuşku yok.
İyi de İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun bayraktarlığını yaptığı "Esenyurt siyasetine" Özgür ve Kemal beyler neden ve hangi gerekçe ile katılma gereği duyuyor?
Ekrem Bey'in ataklığının anlaşılabilir nedenleri var. En açık olan gerçek, İmamoğlu hakkında bölge adliye mahkemesinde karara bağlanması beklenen dosyada düğümleniyor. Ekrem Bey, siyasi yasak sonucu doğurabilecek bir neticeyle karşılaşmamak için toplumun zinde kesimlerini konsolide etmeye, Kürt kökenli seçmenle kurduğu bağları sağlamlaştırmaya, PKK hamisi ülkelerin de zımni desteğini almaya uğraşıyor. Bu mesaisi ona, Ankara karşısında güç de kazandırıyor.
Özgür Bey ise arkadan gelen kalabalığın tesiri ile öne itilen zoraki aktör kimliği ile bu oyunda sahne alıyor. Tabiri caizse hem nalına hem de mıhına vurmayı tercih ediyor.
Kemal Bey de CHP'de açamadığı gediği bu kez, "sine-i millet senaryosu" ile genel siyasette açmak istiyor. Özel-Kılıçdaroğlu arasında aylardır devam eden "müzakere-mücadele polemiği" de iyice elektriklenmiş CHP içi ortamı bir kıvılcımla alev alacak hale getiriyor.
Yeri gelmişken üç hususu vurgulayarak, yazıyı bitirelim.
1- Terörle siyaset aynı cümlede bile geçemez. Ancak, görevden alınan belediye başkanının yerine belediye meclisi içinden seçim yapılması düşünülmelidir.
2- "Ahmak davası" olarak topluma mâl olan bir dava, suni siyasal mağduriyet üretmemelidir.
3- 2023 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde çok başlı görüntüsüyle milleti ürküten CHP ve candaşları, daha bugünden karmaşık adaylı, çetrefil hesaplı ve çok başlı yapısıyla yine hayal kırıklığı yaratmaya doğru yol aldığını kabul etmelidir.