Kabul, ev sahibi ülke ABD. NATO'nun da en büyük ortağı. İttifakın kuruluşunun 75'inci yılı. Haliyle Amerikalıların belirlediği iki gündem başlığı, zirvenin ana konuları. Ama "küresel barışa" ne kadar hizmet ettiği tartışmalı!
ABD için 1. mesele, "Rusya- Ukrayna Savaşı!" Zaten NATOUkrayna Konseyi'nin Washington'da toplanması, Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski'nin davet edilmesi bu planlamanın bir parçası. Ukrayna'ya daha fazla silah ve hava savunma sistemi verilmesi Amerikan tarafının önceliği. Peki ya barış? Ateşkes? Arabuluculuk? Yani, "barışın dostları?" Bu sorunun cevabı için...
NATO zemininde sadece iki ülke ön plana çıkıyor. Türkiye ve Macaristan! Önceki gün Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından kabul edilen Macaristan Başbakanı Orban, "Türkiye, Rusya- Ukrayna savaşında taraflar arasında başarıyla arabuluculuk yapan tek ülkedir" dedi. Aynı noktadaki Macar inisiyatifine destek istedi.
Özetle... DC'de gördüğümüz manzara, Ukrayna'daki yıpratma savaşının ABD başkanlık seçimi sonuçlanıncaya kadar süreceği ve masaya dönüşün en erken 2025 baharında mümkün olabileceği yönünde!
ABD'nin sürüklediği NATO gündeminin ikinci başlığına gelince... Tahmin edileceği üzere "Asya Pasifik Denklemi!" Daha açıkçası Çin'e karşı kurulan blokun güçlendirilmesi. Nitekim Avustralya, Yeni Zelenda, Güney Kore ve Japonya liderleri de NATO diyaloğu kapsamında Washington DC'deler!
Sürpriz sayılamayacak ama Türkiye için can sıkıcı şahsiyet ise İsrail Dışişleri Bakanı'nın da 75. Yıl Zirvesi'nde olması ve resmi yemeklere, bazı görüşmelere katılması!
Bütün bu veriler ışığında Türk dış politikasının, milli çıkarları önceleyen çok merkezli, dengeli, insan odaklı yaklaşımının muhataplarımızca nasıl algılandığı oldukça hassas bir durum.
Şangay İşbirliği Örgütü ile yakın ilişkiler, BRICS buluşmalarına katılım, Türk Devletleri Teşkilatı'nın kurumsallaşması, Suriye rejimi ile normalleşme arayışları...
Tüm bunların, ABD'nin stratejik tercihleri ile tam örtüşmediği bir gerçek.
Kuşkusuz NATO en uzun ömürlü, kapsayıcı ve başarılı bir güvenlik örgütü olarak bugünlere geldi. Yarınlara nasıl yürüyeceği ise kritik kararlara bağlı olacak. Ya daha fazla silah yatırımı ya da barış mimarisi arasında bir seçim yapılacak. Tek kanatlı kuş uçamaz. Türkiye, iki kanadı da havalandırabilen tek güç. Ama belli ki "Türkiye, Türklere bırakılmayacak kadar mühimdir" doktrini yine tezgaha sürülebilir!