Tam anlamıyla örümcek ağı gibi sabırla ördü. Benzemezleri bir masaya etrafında topladı. Yeri geldi, en yakın arkadaşlarından bile sakladığı protokoller imzaladı. Yetmedi, Halil İbrahim Sofrası açarak siyasi alanını en geniş sınırlara ulaştırmayı denedi. Ve bir kurultayda, hiç ummadığı şekilde sırtından hançerlenerek saf dışı bırakıldı. Ama tasfiye olmamak için direndi. Şimdi, Alevi yurttaşların siyasal sığınak olarak gördüğü CHP'yi yeniden inşa etmek için ciddi çaba içinde. Tabii, seçim sonuçları ne getirir bilinmez!
Elbette Kemal Kılıçdaroğlu'ndan söz ediyorum ama konuyu İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun fırsatçı kurgusuna getireceğim...
Kılıçdaroğlu, "Erdoğan'ı sandıkla hemen devirmek için uğraştı!" İmamoğlu ise Kemal Bey'den arta kalan "ittifak mirasının" üstüne kondu. "2024'te koltuğunu koruma, 2028'e yürüme planıyla" hareket etti. Kemal Bey'in ittifakı dağılırken, Ekrem Bey yerel düzeyde ekonomik vaatlerle kadro dağıtımıyla farklı parti tabanlarında "çıkar birliği modeli" kurdu.
Bakalım...
Alevi yurttaşlar Kemal Bey'in mi gözünün içine bakacak, yoksa Ekrem Bey'in etrafında mı toplanacak?
Kürt kökenli seçmen Ekrem Bey'in kısa vadeli vaatlerinin arkasına mı takılacak, yoksa kendi siyasal rüştünü mü ispatlayacak?
İYİ Parti seçmeni, Ekrem Bey'in hayal dünyasına mı dalacak, yoksa kendi partisini ayakta tutmayı mı önceleyecek?
Karadenizli seçmen AK Parti'ye mi sahip çıkacak yoksa taktik hemşehricilik oynayan Ekrem Bey'e mi kanacak?
Yeniden Refah Partisi'ne yönelen seçmen oy verme kabinine girdiğinde, -en azından İstanbul özelinde- dava adamı Tayyip Erdoğan mı diyecek, yoksa Erbakan ve arkadaşlarının günlük söylemlerine mi kapılacak?
Ve nihayet... Seçmen "ayarında mesaj" mı verecek yoksa "siyasal ceza makbuzu" mu kesecek? Mesaj mutlaka alınır ve gereği yapılır da iş cezalandırmaya vardı mı, seçmen aslında kendi kendine bedel ödettirdiğini fark ettiğinde iş işten geçmiş olabilir.
Özetle...
Bu kadar çok sorunun net cevap bulmadığı bir ortamda, sadece "emekliler üzerinden" tüm seçimin okumasını yapmak eksik kalabilir. Seçim, muhalefetin sandığı gibi çantada keklik neticelenmeyebilir.
***
ÖZGÜR KÜRT AÇILIMI...
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Diyarbakır ve Batman mitinglerinden yeni bir sürecin kodları bekleniyordu. Aslında Erdoğan o yönde önemli sinyaller verdi. Aynı sıralarda MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin de yazılı açıklaması vardı. Devlet Bey de kendi perspektifinden kapsayıcı bir çağrıda bulundu.
Erdoğan, "Özgür Kürt Açılımı" yaparak, düne takılıp kalanlardan artık geleceğe odaklanmalarını istedi. "Biz; zihni, vicdanı, özgür, ahlakı kâmil herkesle oturur konuşuruz. Emperyalistlere kuklalık etmeyen herkesle oturur konuşuruz. Terörün her çeşidine mesafe koyan herkesle oturur konuşuruz. Milletimizin birliğine, vatanımızın bütünlüğüne, devletimizin bekasına saygı duyan herkesle oturur konuşuruz. Türkiye Yüzyılı'nda bizimle yol yürümek isteyen herkesle oturup konuşuruz" diyerek terör örgütüne karşı hür siyasal iradesini savunan Kürt kökenli vatandaşlara bir kapı açtı.
Sn. Bahçeli ise küresel ve bölgesel kaotik tehlikelere değindi ve merkezi yönetimle yerel yönetimler arasındaki en küçük farklılığın milli güvenliğimiz için öngörülemeyecek sıkıntılar doğuracağına işaret etti. Ve ardından ekledi:
"Ayırmadan, ayrışmadan Türkiye için canla, başla çalışacağız. Barışmak ve kucaklaşmak için fırsat arayan her vatandaşımı Türkiye ve Türk milleti ortak değerleri etrafında buluşmak için Milliyetçi Hareket Partisi'ne ve Cumhur İttifakı'na davet ediyorum!"
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
Okan Müderrisoğlu | 'Mevlâ Görelim Neyler, Neylerse Güzel Eyler'