Seçim ortamında dikkatlerden asla kaçmaması gereken olaylar dizisi ile karşı karşıyayız.
Bir de seçim sonrasında yeniden odaklanmamız gereken konularımız var. Güncel açıdan baktığımızda...
Bulunduğumuz coğrafyada ateş çemberi ile çevrili olmasına karşın güvenli ülke olarak kalmayı başarabilen bir Türkiye var. Elbette bu imajın zedelenmesi, ekonominin olumsuz etkilenmesi, toplumsal huzurun bozulması için tahmin edebildiğimiz iç ve dış odaklar ellerinden geleni ardına koymuyor. Adeta tüm tuşlara basıyor. Her türden suç örgütünü nöbetleşe (!) kullanıyor. İşte size yakın dönemin kronolojik sıralaması... PKK terör örgütünün Irak'ın kuzeyinde Mehmetçikleri şehit etmesi... DEAŞ'ın, Sarıyer'deki kilisede suikast düzenlemesi... DHKP-C'nin Çağlayan Adliyesi'ndeki saldırı girişimi... Son olarak Küçükçekmece'de, AK Parti belediye başkan adayı Aziz Yeniay'ın seçim çalışması sırasında düzenlenen silahlı eylem...
Güvenlik güçlerinin teyakkuz hali, emniyet ve istihbarat birimleri arasında yakalanan uyum ve milli bağışıklık sayesinde, bu ve benzeri belâların def'i için yoğun gayret gösteriliyor.
Demek oluyor ki... 31 Mart'a kadar, seçmenin iradesini çarpıtma, küresel yatırımcıların Türkiye'ye ilgisini dağıtmaya dönük faaliyetler hız kesmeyecek!
***
Orta vadeye odaklandığımızda ise...
Birincisi...
Nüfus istatistiklerimiz öncü uyarı sinyallerini gönderiyor. Doğum hızı yavaşlıyor, yaşlı nüfus artıyor. Ve bir bu kadar önemlisi de yalnız yaşayan nüfusumuz (5,2 milyon) düşündürücü mesajlar içeriyor. Seçim gündeminin geçip gitmesiyle birlikte,
"Türk Aile Yapısına" ve
"Nüfustaki Değişimin Nedenlerine" yakından eğilmek gerekiyor. Unutmayalım ki genç ve dinamik nüfus iddiası zayıflayan ülkemizin pek çok açıdan göreceli üstünlüğünü yitirme riski bulunuyor.
İkincisi...
Emekliler... Evet, Cumhurbaşkanı
Tayyip Erdoğan, kendisine aktarılan verilere göre, en gerçekçi ve sağlıklı kararları vermeye uğraşıyor. Gel gör ki... Bütçe verileri ile sahanın gerçekleri doğal olarak örtüşmeyebiliyor. Haliyle, tablonun o anki kısmını iyileştirecek bakış açısı Sn. Cumhurbaşkanı'na yansıtılıyor. Bu nedenle, ardı ardına kararlar alınması zarureti ortaya çıkıyor. Yani... Türkiye emeklilik sisteminin masaya yatırılmasında ve en azından enflasyon tek haneye inince kadar emeklilerin durumunun bütüncül bir bakış açısıyla ele alınmasında fayda görünüyor.
Üçüncüsü...
Gençler... Ama şu ya da bu kuşak meselesi değil bu. Bilhassa 30 yaş altı gençlerin geleceğe bakışları, hayalleri, hayata atılma kriterlerinin zamanın ruhuna uygun biçimde tespiti ehemmiyet kazanıyor. Ayrıca bu kıymetli yaş grubundaki duyarlılıkların nasıl manipüle edilebildiğini detay bazında görme ihtiyacı da artıyor. Bakıldığında Aile ve Gençlik Fonu'ndan genç girişimci kredisine kadar uzanan yelpazede onlarca tedbir alınıyor. Fakat hayata geçme ve etkinlik boyutunun gözden geçirilmesi gerekliliği sıcaklığını koruyor.
Dördüncüsü...
Sistemik sorunların giderilmesi ve Türkiye Yüzyılı vizyonunun
içselleştirilmesi için yeni ve sivil
anayasaya olan gereksinim hava kadar
su kadar ekmek kadar mecburiyet arz
ediyor. İlk etapta, yüksek yargı kurumları
arasındaki uyumsuzluk ve yıpratıcı
rekabetin önüne geçilmesi gereği ön
plana çıkıyor.
Ve nihayet... Mali disiplinin sürdürülmesi, yılın ilk çeyreğinde dalgalı yüksek seyredecek enflasyon ortamının yönetimi, toplumsal moral kondisyonunun korunması asli ve sürekli gündem olarak önceliğini muhafaza ediyor!