Allah bu güzide milleti bir daha benzer acılarla imtihan etmesin. Ve bilhassa verdiği aklı kullanmaktan da mahrum bırakmasın. Maalesef, nasihatle değil musibetle öğrenen bir tarafımız var. Yani, bedel ödemeden tam kıpırdamıyoruz. Geride ise "Sesimi duyan var mı?" çığlıkları ve gözyaşları bırakıyoruz. Beton ve camın birbirine geçtiği, insanın iliklerine işleyen o an yok mu? İşte hayat, "Bir an öncesi ile bir an sonrası" arasında sıkışıp kalıyor.
Elbette sitem edilecek yanlarımız kadar övgüyü fazlasıyla hak eden karakteristik özelliklerimiz de mevcut. Devlet-Millet Dayanışması meselâ. Vatanın birliği ve beraberliği söz konusu olduğunda, gözünü kırpmadan ileri atılan, fedakâr insanlarımız meselâ...
6 Şubat 2023. Asrın felâketinin üstünden bir yıl geçti. Yüreklerdeki sızı hâlâ taze. Lakin... Acıların ilâcı paylaşılmasında gizli. Tek bir ferdini bile kaderine terk etmemek için didinen, derdi ile dertlenen devletin varlığı yadsınamaz bir gerçek. Kabul! Yıkımın büyüklüğü ve yaygınlığı karşısında, hava şartlarının ağırlığı ve ulaşım altyapısının yer yer çöküntüye uğraması nedeniyle ilk saatlerde her şey mükemmel değil, beklenti ise çok yüksekti. Zaten hiçbir devlet, bu kadar geniş çaplı travmayı bir iki günde kontrol altına alamazdı. İşte o dakikalarda Türk Milleti'nin bin yıllık genetik kodları devreye girdi. En sade vatandaşından en yetkilisine kadar süratle seferber olmayı başaran kitleler can kurtarmak, yaralara merhem olmak için yollara döküldü.
Ve son bir not...
Gündemi, asla siyasileştirmek niyetinde değilim. Fakat önemsediğim bir hususu da vurgulamadan geçemeyeceğim... Türkiye'miz yerel seçime giderken ana muhalefetin aday ve koltuk kavgası ile meşgul olması, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın dün olduğu gibi, bir yıl sonra bugün de sahada ayak basmadık yer bırakmaması başlı başına bir gösterge değil mi?
***
BAŞARILAR FATİH BEY... GAYE HANIM'DAN KALAN DERSLER...
Cumhuriyet Merkez Bankası'dır adı. Cumhuriyet kurumudur. İnsanların gelip geçiciliğinin, milletin parasının değerini korumanın ise ebedi olduğunun ispatıdır. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanlığı'na atanan Fatih Karahan'a başarılar diliyoruz. Onun da gayreti ile elde edilecek neticenin ise hepimizin başarısı olacağını asla unutmuyoruz.
TCMB'nin ilk kadın başkanı Hafize Gaye Erkan'ın görevden affını istemesi biraz burukluk yaratsa da Ankara'da sorumluluk üstlenecek yönetici adayları için derslerle dolu.
Şunu belirtmeliyim ki... Sn. Erkan görevinden ayrılmak durumunda kaldığını beyan ederken Sn. Cumhurbaşkanımızın kararnamesinde "görevden alınma" ifadesinin bulunması özlük hakları ile ilgili. Sn. Erkan, en az iki yıl süreyle (veya yeni bir işe başlayıncaya kadar) özlük hakkından yararlanabilecek. Bu derece kritik bir görevi üstlenen ismin, ilk günlerin şokuyla mağduriyet yaşamasının önüne geçilecek. Ki devletimizin bence en doğru uygulamalarından biridir bu.
Kişilerden arındırarak devam edecek olursak...
Esas olan milletten yetki alan siyasi irade ve oradan neşet eden kamusal gücün sınırlarıdır.
Alanında yetkin olmak, iyi bir yönetici olmanın teminatı değildir. Yönetim sanatı, "ortamı, kişileri, kurumları, kamuoyunu" aynı anda ve kesintisiz gözetmeyi gerektirir.
Hangi haklı gerekçe sunulursa sunulsun, devlet işleri ile aile işleri birbirinden keskin sınırlarla ayrılmak zorundadır. Neden? Milletin ağzı torba değil ki büzesin!
Medya ve iletişim idaresi, mutlak güven ve uzmanlık gerektirir. PR için akla gelen fikirler ya da aktörler iyi etüt edilmezse fırsat kadar tehdit de barındırır.
Esas olan ekonomik programdır. Kişisel imaj ve uluslararası çevre, programın başarısına katkı verdiği ölçüde değerlidir.
Son olarak... Devletin her kademesinde kadın yöneticiye olan ihtiyaç sürmektedir. Tekil örneğin özel mazeretleri, kadınların cesaretini kırmamalıdır.