Onu ilk tanıdığımızda Genelkurmay İletişim Daire Başkanı idi. Bundan 15 yıl önce, dönemin Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, medya ve kamuoyuyla etkileşime verdiği önemi göstermek (!) için, daha önce kurmay albay seviyesindeki iletişim dairesini tuğgeneral seviyesine çıkarmış ve bunu özellikle kayda geçirmişti.
O yıllar, TSK'nın "asimetrik psikolojik harekata" karşı koymaya çalıştığı ama bir hayli zorlandığı yıllardı.
Bugün, Genelkurmay Başkanlığı'na atanan Metin Gürak Paşa daha o tarihlerde, "asker formatı net, kurallara ve hiyerarşiye göre çalışan bir komutan" izlenimi bırakmıştı bizlerde. Gerek Ankara'daki farklı görev dönemlerinde gerekse 2. Ordu Komutanlığı bölgesindeki karakollara düzenlenen inceleme gezilerinde kendisi ile hep merhabamız oldu.
MSB Yaşar Güler, Org. Gürak'ın özverili çalışmalarını yakından bilen bir isim. Öyle ki Gürak, 10 Ocak 2020'de Türk Silahlı Kuvvetleri Libya Askerî Müşaviri olarak görevlendirildiğinde hayat arkadaşı amansız hastalığa yakalanmıştı. Gürak Paşa'nın eşi Zerrin Hanım (55) Malatya İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi onkoloji bölümünde pankreas kanseri tedavisi gördüğü sırada yaşamını yitirdi.
Eşini toprağa, acısını içine gömen Org. Gürak, askerliğin tanımındaki tüm gerekliliklere kendisini adayarak, daha sonra üstlendiği sorumlulukları da eksiksiz yerine getirdi. Son olarak, 6 Şubat'taki asrın felaketinde 2. Ordu'ya bağlı birlikler önce Malatya'da, kısa süre içinde yıkıma uğrayan diğer illerde vatandaşın yardımına koştu.
Özetle...
Gürak dönemi... TSK'daki dönüşümün sürdüğü, sivil otorite ile ilişkilerde anayasal çerçeve ve yasaların mutlak manada gözetildiği, askerlik dışındaki alanlara taşmayan, medyada görünür olmayı içermeyen bir dönem olmaya adaydır.
***
VALİLER... KRİZ YÖNETİMİ...
İçişleri Bakanı Sn. Ali Yerlikaya ile Ankara büromuzda sohbet ediyorduk. Bakan Yerlikaya önceliklerinden söz ederken, depremzede illere özel bir başlık açtı. Devletin sahadaki ilgisi ve şefkatinin önemini vurguladı, koordinasyonda kaymakam adaylarına rol verdiklerini söyledi. Hatta kadın kaymakam adaylarının vatandaşla bütünleştiğini ve ahalinin, "Bu kızımızı bir yere gönderme, burada kalsın, çok memnununuz" dediğini anlattı.
Depremin ilk haftasında muhtelif illerdeki afet koordinasyon toplantılarını izlemiş bir gazeteci olarak ifade edebilirim ki... Bazı valilerin, "Biz de bu çapta bir felaketle ilk kez karşılaşıyoruz" şaşkınlığına tanık oldum. Tam da bu nedenle... Mülki idareye yeni katılan kaymakam adaylarının kriz yönetim tecrübesi kazanmasının çok gerekli olduğunun altını çizmeliyim.
Gelelim, o şok anında valilere gönderilen talimata... Kış günü. Kalacak yer büyük sorun. "İlinizde ne kadar uygun konteyner varsa tespit edin ve AFAD'a bildirin!"
İşte o günlerde... İllerindeki üretim kabiliyetini harekete geçiren, devletsanayici işbirliğinden iyi örnekler sergileyen valiler de oldu. Bu isimlerden biri de Düzce Valisi Cevdet Atay'dı. Atay, "Konteyner imalatı valinin işi değil" diye bakmadı. Dondurucu soğukla mücadele eden insanlar için hızlı çözüm geliştirmeye odaklandı. 6 ayda 12 bin konteyneri Düzce'deki fabrikalarda ürettirdi, AFAD aracılığı ile bölge illerine gönderdi. Isı yalıtımlı, mutfağı, banyosu, küçük de olsa oturma odası olan bir konteyner bulmanın neredeyse imkansız olduğu dönemde, inisiyatif alan kamu yöneticilerinin varlığını bu ülke için kazanç olarak görmek ve bu deneyimden yönetici adaylarının da faydalanmasını sağlamak lazım.