Merhum Başbakan Bülent Ecevit'in o sözü, bu sıralar siyasi kulislerin ana gündem maddesi. "Bir demokraside endişe verici olan hükümet krizi değil, ana muhalefet krizidir!"
Evet, bugün CHP içinde yaşanan, akıllara durgunluk veren olaylar dizisinin özeti de burada. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın sık sık "Bunca yıl Başbakanlık yaptım, Cumhurbaşkanlığı yaptım, şöyle dişime göre bir ana muhalefet bulamadım" demesi de bu yüzden! Erdoğan'ın yakın zamandaki bir uyarısı ise CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, "Dostlarımızla iktidar olacağız" söyleminin, ülke yönetimi ve geleceği açısından ne kadar riskli olduğunun da bir özeti gibiydi:
"14 ve 28 Mayıs seçimleri uzun yıllar konuşulmaya devam edecektir. Millet olarak nasıl bir badire atlattığımız, nasıl bir uçurumdan döndüğümüz zamanla anlaşılacaktır!.. Bütün parti genel başkanları ile iki belediye başkanının, 'cumhurbaşkanı yardımcısı' olacağı bir sistem bizi nereye götürürdü? Felakete götürürdü..."
***
CHP ileri gelenleri,
"Değişim mi, yenileşme mi?" tartışmasına devam
ededursun, her gün ortalığa saçılan
entrikalar, FETÖ yöntemlerini aratmayan
kaset kumpasları, seçmenin neden
böyle bir yapıya iktidarı teslim etmediğinin,
yani milli ferasetin de açık göstergesi!
Düşünsenize...
Bir yanda Erdoğan'ın hizmet siyaseti ve toplu açılışları sırasındaki,
"Şöyle bir zoom'layayım da yatırımı, eseri bir görelim" sözü... Milletin hayatını kolaylaştıran projelere odaklanmayı içeren
"zoom'layalım" ifadesi.
Diğer yanda ise... Bir başka
"zoom uygulaması." Ve o uygulama üzerinden
kamuoyuna yansıyan siyasi tezgah
toplantısı!
***
Dilerseniz önce, İBB Başkanı
Ekrem İmamoğlu'nun konuşlanmasına bir
bakalım...
Değişim için bayrak açan, hatta
Çankaya Belediyesi'nin Ahlatlıbel Tesisleri'ndeki son yemekte Kemal Bey'e,
"Siz çekilin" diyecek kadar ileri giden İmamoğlu,
"Ya parti ne olacak?" sorusuna,
"Onu şartlar belirler" manevrasıyla karşılık verecek kadar da hazırlıklı. Gel gör ki...
Ekrem Bey, cumhurbaşkanı yardımcı sıfatıyla (adayı olarak değil) tanıtılıp meydan meydan dolaşıp Kılıçdaroğlu'na oy ister gibi görünürken, aslında şahsi siyasal kampanyasını yürütmedi mi? Ortadaki başarısızlığın, seçim yenilgisinin asli ortaklarından biri olmaktan kurtulabilir mi?
Peki, Ekrem Bey'le -kaçak göçek-
"zoom toplantısı" yapan CHP yönetici elitine ne demeli? Seçimi kaybetmenin failleri arasında o isimler yok mu? Kemal Bey'e seçim kazandıramayan, eskimiş, yıpranmış isimlerden medet ummak da neyin nesi? Ayrıca... Kılıçdaroğlu'na ihanet edenlerin, yarın İmamoğlu'na da kazık atmayacaklarının garantisi var mı? O gizli saklı zoom toplantısında, Ekrem Bey'in sanki üst amirleri gibi konuşması karşısında eziklik dahi hissetmeyen sözde kıdemli siyasetçiler, yarın partililerin yüzüne nasıl bakacaklar? Konuşmalarında, Kemal Beyi' devirmek dışında sadece kendi ikballerini düşündükleri apaçık belli iken, o ekipten bu millete bir hayır gelir mi?
İyi de
"Kemal Kılıçdaroğlu'na söylenecek söz yok mu?" Elbette var. Her
zamanki gibi zamana oynaması. Sağı
solu oynayan kadroları birbirine kırdırması.
"Meseleleri, mesele etmezseniz, mesele de kalmaz" mantığı ile hareket
etmesi. Kişileri ve problemleri askıda bırakıp
siyaseten çürütmesi. En yakın arkadaşlarından
bile sakındığı
"mahrem protokollere imza atması!" Nereden baksanız
tutarsızlık, nereden baksanız garabet!
Seçim öncesindeki öngörülerimizde olduğu gibi... Cumhurbaşkanı
ve sistem değişikliği hedefleyen CHP, asıl
hesaplaşmasını kendi içinde yaşayacak ve
muhtemelen CHP küçülürken yeni partilerin
de doğumunu müjdeleyecek!