Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın önceki akşam A Haber'de yaptığı açıklamalar, ekonominin yeni yol haritasının özetiydi. Yılmaz, üç önemli başlığı ön plana çıkardı:
1- Türkiye ekonomisine doğrudan yatırım çekme süreci,
2- Enflasyonu düşürme önlemlerinin incelikleri,
3- 2024-26 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Program.
KÖRFEZ'DEN BEKLENTİLER
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın dün başlayan Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri'ni kapsayan Körfez ziyaretinin altyapısını Cevdet Yılmaz ve Hazine Bakanı Mehmet Şimşek birlikte hazırladılar. Bu ziyaretlerden somut birtakım sonuçlar bekleniyor. Ki Cumhurbaşkanımız geçen hafta Vilnius'taki NATO Zirvesi'nden dönüşte uçaktaki sohbetimizde, "umutlu olduğunu" özellikle vurgulamıştı. Buradaki kritik husus, Körfez'den "sıcak para" olarak adlandırılan kısa vadeli kaynak girişi üzerinde durulmadığı. Bir başka anlatımla, sermaye veya sermaye benzeri uzun vadeli fon temini şeklinde, orta-uzun vadeli bir yatırım planlaması ve bununla uyumlu mutabakat zaptı imzalanması söz konusu. Böylece, "Tarım/organik ürün üretimi, savunma sanayii, yenilenebilir enerji ve sıfır karbon hedefiyle uyumlu teknolojiler, tıbbi cihaz endüstrisi" ortak başlıklar olarak öne çıkmakta. Burada, uluslararası yatırımcıya sağlanacak güvenceye gelince... Onu da Sn. Cevdet Yılmaz'ın A Haber'deki değerlendirmelerinden aktaralım:
"Bir yatırımcı, Türkiye'ye yatırım yapıyor, istihdam, ihracat, teknoloji transferi sağlıyorsa bu, bizim firmamızdır diye baktık. Yeter ki Türkiye'nin hukukuna uysun ve ülkemize fayda üretsin."
ÖNCELİK TEK HANELİ ENFLASYON
İkinci başlığa gelecek olursak...
Şu anda piyasaların yakından izlediği konu ise "parasal sıkılaştırma ve ek gelir getirici kararlar!" Bu noktada, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz'ın, "Türkiye olarak, enflasyonla mücadele ederken resesyona düşmemeye gayret ediyoruz" sözünün altını çizmek gerek. Sn. Yılmaz enflasyonu düşürme, cari açığı küçültme, ekonominin büyüme dinamiklerini koruma gayretinin aynı anda sergilendiğini belirterek, Cumhurbaşkanımızın hassasiyetlerinin asla ihmal edilmediğini, dar ve sabit gelirlilerin satın alma gücünü korumayı öncelediklerini de kayda geçirmiş oluyor.
Bir iki gündür her çevrede konuşulan ÖTV düzenlemesine de değinecek olursak. Türkiye, son 6-7 yıldır "eşel-mobil sistemi" uygulayarak, akaryakıt ve doğalgazdan alınan vergileri düşürerek vatandaşın bütçesini rahatlatacak sübvansiyonlar uyguladı. Enerji sübvansiyonlarının bu yılki faturasının 600 milyar lirayı bulacağını hatırlatmak sanırım bir fikir verebilir. Ama bir de 6 Şubat'taki deprem gerçeği var. Sadece bu yıl için 762 milyar lira harcama gerektiren yeniden imar ve ihya çalışmalarının ilave finansman gerektirdiği göz ardı edilmemeli. Kanımca Sn. Yılmaz'ın şu beyanları, güncel durumun özeti:
"Bir deprem gerçekliğimiz varsa bütçemizde harcamalar artıyorsa sosyal kesimlere dönük birtakım programlar yapıyorsak burada bazı gelir kalemlerinin de artmasını bir denge unsuru olarak görmemiz lazım."
GÜVEN ARTIRICI ÖNLEMLER
Ve nihayet, Cumhurbaşkanımızın işaret ettiği "güven" faktörü...
Önceki gece A Haber'deki yorumlarından da anlıyoruz ki eylül ayında açıklanacak Orta Vadeli Program ile Türkiye'nin ve dünyanın gerçekliğine göre ekonomik hedefler güncellenecek. Cevdet Yılmaz'ın, "Ekonominin düşmanı belirsizliktir, belirsizliğin olduğu yerde yatırım olmaz, yeterince ticaret olmaz" tespitini ayrıca önemsemek lazım. "Bütçe/borç yönetimi, para politikası ve yapısal reformlar" eksenine bina edilecek program, Türkiye'nin küresel şoklardan korunması, uluslararası ligde hak ettiği yeri alması için hayati önemde olacak!
Son bir not...
Yılmaz, tam bir "görev adamı" olmanın yanında, "bir denge adamı" da. Bir yandan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın ekopolitik önceliklerini gözetmekte, diğer yandan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek imzalı reçetelerin dozunun ve zamanlamasının ayarlanmasına katkı sağlamakta.